696 sayılı KHK’de yer alan, OHAL kapsamında yürürlüğe giren ve bazı kesimlerce ‘sivillere yargı muafiyeti’ getirildiği iddia edilen düzenlemeye ilişkin sosyal medyada ve kamuoyunda ciddi tartışmalar başladı.
Kırşehir de görüşlerine başvurduğumuz ve konuya eleştirel yaklaşımlarda bulunan CHP ve İyi Parti İl Başkanları ’İle kararnameye destek veren MHP İL Başkanın görüşleri şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler tarafında yine bir kanun Hükmünde Kararname genelgesi yayınlandı. Bunu incelediğimde çok ciddi bir kaygı verici kanun hükmünde kararname görüyoruz. Hukuki dayanağı olamadığını düşünüyorum. Bu denli ciddi kanunlar Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışılır konuşulur ve orada yasallaşır. Milletin iradesi parlamento da temsil edilmediğini görüyoruz. 20 Temmuz 2015’den sonra o akşam Türkiye Büyük Cumhuriyeti Devleti büyük bir felaket yaşadı. Hep beraber bu felaketi savuşturduk
İnanıyorum Tekrar kurumlarıyla hukukuyla tekrar bu işi dönüştürmek zorundayız, Dönüştüremezsek ne olur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Afrika’da Ortadoğu’nun bir parçası olur. Bu bizim için çok kaygı verici bir durum. Nasıl ki Emperyalist güçler, 1980’den önce sol sağ çatışması yaratıp kardeş kavgası yaratıp aile içerisinde çok ciddi sıkıntılar yaratıldığı gibi bu kanun hükmünde çıkan kararnamede aynı sıkıntı yaratacak. Umarım bu kanun hükmünde ki kararnameyi yazanlar, düzenleyenler güzelce incelerler ve bundan derhal vazgeçerler. Vazgeçmezlerse ne yapacağız, Cumhuriyet Halka Partisi olarak Anayasa’ya başvurmak zorundayız. Bu ülkede 250 bine yakın polis var. 600 bine yakın güvenlik Güçleri, askerimiz, jandarmamız var. Bunlar darbeyi önlemiyor da sivil vatandaş mı önleyecek. Bu darbe de tabi ki vatandaşlar çok ciddi anlamda katkı sundu ama O Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Atatürkçüler, Laikler, Solcular, Sosyal Demokratlar, olamasaydı, o örümcek beyinli küresel güçlerin taşeronları bu darbeyi gerçekleştireceklerdi. Ordunun içerisinde milli duran laik demokrat Türkiye Cumhuriyetini kendisine yaşam biçimi gören, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımız o darbenin arkasında durmadı. O darbeye karşı geldi. O darbeye karşı geldikleri için bu darbenin önüne geçildi. Bunu da ülkeyi yönetenler çok iyi bilmeli ve ona göre kanun hükmünde kararname kararı alınmalı. Hukuk bir su kadar ihtiyaç hissedilen bir durum söz konusudur. Hukuk bir oksijen kadar hayati önem arz eder. bu ülkede 15 Temmuz yaşandı. Bu ülkenin aydınları, yazarları cezaevlerine dolduruldu. Bu çıkan en sonuncu kanun hükmünde ki kararname kesinlikle ve kesinlikle kabul etmek söz konusu değil. İnşallah bunu düzenleyen siyasetçiler ve yöneticiler mantıklı ve sağduyulu yaklaşırlar da farklı bir düzenleme getiriler.
24.12 2017 yayımlanan 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesi siyasi ve ideolojik provokatörler tarafından büyük ve tehlikeli bir tartışmanın odağına yerleştirilmiştir. Hep aynı simalar, hep aynı nakaratlar,. CHP niye rahatsızdır? HDP niye hoplamaktadır? İP niçin huzursuz, Barolar Birliği Başkanı neden rahatsızdır?
15 Temmuz’da milli beka zillet ve zulmet dolu saatlerde bizzat millet tarafından savunulmuştur. Bundan gocunanlar FETÖ’nün kurşun askerleridir.15 Temmuz gecesi ve devamında; 251 kardeşimiz şehit, 2194 kardeşimiz de yaralanmıştı. İşgalin soğuk, acıklı ve alçak teşebbüsünü 80 milyon yaşamıştı. Devletin ayağa düşmemesi için kahramanlar toprağa düşmüştür
FETÖ’ye cesaretle direnenler, darbecilere meydan okuyanlar,istilacılara vatanı dar edenler yargılansın, cezai sorumlulukları doğsun mu isteniyor? Bu soruya evet diyenler var ise bize göre vatan hainidir,
Devletin zora düştüğü her şart ve anda millet devreye girerek gereğini muhakkak yapmış, yapmasının önüne de hiçbir kokuşmuş ve işbirlikçi geçememiştir.
. FETÖ’den hesap sormaya yanaşmayan,FETÖ’yü aklamak için kırk takla atan CHP’nin 696 Sayılı KHK’nin 121. Maddesini bahane ederek çıldırmış gibi korku yayması,arkasına taktığı marjinal siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla patırtı gürültü çıkarması tek kelimeyle rezalettir.
İnsanlar sokakta birbirlerinin kafasına sıkarmış, iç savaş çıkarmış, militarist bir toplum ve devlet yaratılıyormuş. 15 Temmuz’da devletin bekası için millete tarihi bir görev düşmüştür. Ve bu görev icra edilmişken, sonucu itibariyle gelecek yıllarda doğabilecek risk, tehlike ve cezai sorumluluğun önceden bertaraf edilmesi milli şuur ve ruhun kaçınılmaz icabıdır.
Eğer, 15 Temmuz ve 16 Temmuz’da milli ayaklanış olmasaydı, millet kaderine bizatihi müdahale etmeseydi, kimin dost kimin düşman olduğunun anlaşılmadığı bir ortamda Türkiye perişanlığa sürüklenecekti, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi tortu ve kalıntılarıyla birlikte kökleri kazınasıya kadar OHAL sürmelidir.
Toplum içerisinde herkesin bir görevi var bu konuda herkes birbirine yardımcı olmalı. Vatandaşlar gereken uyarıyı yapıyorlar ama bu iş tamamen kolluk kuvvetlerin görevinde. Ama herkes şu an da herkes kendini belli bir noktaya kadar sorumlu işin bitilme noktasında emniyet güçlerinin görev alması gerektiğine inanıyorum. İnsanlar bu şekilde bir davranışa girerse toplumda kardeş kavgasına sebebiyet verir. Birileri bunu muhakkak kötü niyetli kullanmaya çalışacaklardır. Vatandaşın güvenliğini sağlamak devletin sorumluluğunda olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle böyle bir kararı onaylamıyorum. Bu kararname milleti birbirine düşüreceğine inanıyorum. Belli insanların belli konularda art niyetli bir şekilde arkasını sağlama alacak. Biri birine saldırdığı zaman devlete zarar verdiği için ben buna engel oldum derse kim bunu nasıl ispat edecek. Bence bu yanlış bir şey. İnsanların kısa vadede kendi guruplarının güçlenmesini değil bu milletin birlik beraberlik içerisinde kalmalarını temin etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Bu konuda Toplumda iki görüş var, biri iktidarın görüşü, diğeri iktidarı desteklemeyen muhalefetlerin görüşleri var. Acaba muhalefetlerin söyledikleri hep mi yalan? hep mi yanlış? Bence bunları dikkate almaları lazım. Yargı organlarının cüppelerinde neden düğme ve cep yok. Bunları kesinlikle düşünmek lazım ve hayata tam anlamıyla geçirilmek lazım. Bu yapılan tamamen yanlış. Yargıyı kontrol altına alma çalışılması. Bugün aynı parti çatışı olan insanların dahi ses çıkaramasalar da çok hoşnut olduklarını sanmıyorum. Bir an evvel demokrasiye geçmemiz bu tip işlerden vazgeçmemiz ve demokrasi kurallarının gerçek demokrasi anlamında işlenmesi gerektiğine inanıyorum.
Bu konuda AKP ve MHP cephesinde tepkiler özellikle de “kaygı verici gözden geçirilmeli diyen Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelBilindiği gibi 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de dün sosyal medya üzerinden, sivillere dokunulmazlık veren KHK’ya itiraz ederek, şunları yazmıştı:
“15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne karşı arkasına bakmadan sokağa çıkıp direnen kahraman vatandaşlarımızı koruma amacıyla çıkartıldığını düşündüğüm 696 sayılı KHK’nın yazımındaki hukuk diliyle bağdaşmayan muğlaklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir. İlerde hepimizi üzecek olaylara ve gelişmelere fırsat vermemek için gözden geçirileceğini ümit ediyorum.”
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gül’ün itirazı için “Muğlaklıktan bahsetmesi üzücü, neye dayanarak böyle bir muğlaklıktan bahsediyorsunuz” tepkisi verirken AK Partili Şamil Tayyar da Twitter’da “Abdullah Gül 2019’un provasını yapıyor. Muhaliflerle arasında paydaşlık oluşturmaya, AK Parti ile arasındaki mesafeyi açmaya çalışıyor. Ne yapsa nafile” yazdı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ, son yayınlanan KHK’yı eleştiren Abdullah Gül’e üstü kapalı bir şekilde “Bu düzenleme kesinlikle muğlak değil nettir ve açıktır. Yanlışı yoktur. Yeni bir düzenlemeye de ihtiyaç yoktur.” sözleriyle yanıt verirken şöyle dedi:
“Bu okuduğunu anlamama veya anlama zorluğu olarak değerlendirmezsek kötü niyetli bir yorumdur. Darbe teşebbüsü ya da devamı niteliğindeki eylemlerden bahsediliyor. Devamı niteliğindeki eylemler de terör eylemleri olarak kabul ediliyor. 15 Temmuz öncesi ve 16 Temmuz sonrasını kapsamıyor. Kim ki sonrasını kapsıyor diye yorumluyorsa maddeleri doğru dürüst okumamıştır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “İnsanlar sokakta birbirlerinin kafasına sıkarmış, iç savaş çıkarmış, militarist bir toplum ve devlet yaratılıyormuş. 11. Cumhurbaşkanı Gül de hukuk devleti açısından muğlak ve kaygı verici buluyormuş. Ben de vehme kapılmış bu zihniyetleri endişeyle takip ediyorum. ”dedi
KHK’yı anayasa mahkemesine taşıyamaya hazırlanan CHP’nin Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Sokaktan geçen kişi ben terörle mücadele ediyorum diye suç işlerse buna ceza vermeyeceksin. Bu madde iktidar eli ile sivil silahlı çete kurma maddesidir. Niyetiniz o değilse niyetinizi doğru ifade edin. Bu OHAL KHK’ları toplumu ve devleti militarize eden bir anlayışı getiriyor. Tek adam rejimi tahkim ediliyor. Bu çok tehlikeli bir süreçtir. Türkiye’yi bir ateşin içine atmak peşinde misiniz? Bütün bu KHK’ların oluşumunda bir kişiden bahsediyoruz. Nasıl güveneceğiz? Aşağıdaki insanlar kendilerince işgüzarlık yapıp böyle bir toplumsal çatışmanın fitilini ateşlerse ne yapacaksınız? Derhal bu tehlikeli uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz iktidarı. Bu düzenlemelerin derhal kaldırılması gerekir” dedi.
İYİ Parti lideri Meral Akşener’den geldi. Akşener, sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede, bu hükmün vahim sonuçları olabileceğine dikkat çekerek, “Yeni KHK ile sivillere darbe kalkışması isnadıyla silah kullanma hakkı verilmesi, ülkeyi bir iç savaşa çekmek olur” diye konuştu. İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray ise son KHK’nın bir devlet krizi olduğunu savundu. Çıray, “Bir grup sapığın 15 Temmuz ile bağlantırandıracağı herhangi bir muhalif eylemi yapan eylemcileri katletmeleri meşru hale gelecektir” dedi.
Hukukçularda Endişe Var, TBB Başkanı Feyzioğlu:
“Darbe girişimi ve devamı niteliğindeki eylemlere müdahale eden sivillere, cezai sorumluk doğmayacağına ilişkin hüküm ile insanlar sokakta birbirinin kafasına sıkacak. Dehşet içindeyim. Bunu derhal geri çekin. Kabile devletlerinde olmaz. Bunun altında imzası olanlar ne yapmak istiyorsunuz? ”
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu
“Suç teşkil eden bir eyleme rağmen herhangi bir kişinin hukuken sorumlu tutulamayacağına ilişkin cezasızlık düzenlemesi hukuka ve felsefesine aykırıdır. Bunların hepsi AHİM’den döner. Hukuktan vazgeçerek adalet sağlanamaz.”
TÜSİAD tarafından yapılan Açıklamada, “Son KHK’nın konusu olan düzenlemeler, toplumun geniş kesimlerini ilgilendirmektedir. Yeni KHK’nın içeriğinde yer alan ucu açık düzenlemeler, hukuk devleti ilkelerine uygun olmayacak neticelere sebep olabilir. Çünkü başka niyetle kullanılmaya elverişli bu düzenlemeler toplumun huzurunu etkileyecek birçok sıkıntıya neden olabilir. Son KHK’nın amacının bu yönde olmadığı resmi yetkililerce de açıklanmıştır. Buna uygun olan gerekli düzeltmelerin yapılmasını temenni ediyoruz” denildi.
Arena Haber Merkezi
