Ülkemde rengarenk güller açıyor. Bazı çirkin eller, bu güllerimizin açmışlarını, açacak tomurcuklarını kocaman taşlarla kırmak, yaralamak, yok etmek istiyorlar. Becerebilirler mi? Becerememeliler.
Seksen bir ilimizde güllerimiz açacak. Bahar gelecek yurdumun dağlarına , bağlarına, evlerine.
Benim çok güzel güller şehri, Kırşehir’im de hiç bir kirli el yoktu. Kimseyi kırmadan, bükmeden bitirdiler seçim toplantılarını. Her bir hemşerime teşekkür ederim. Güzel şehrimin güzel insanlarının ellerine taşlar değil güller yakıştı. Seçim çalışmaları ne güzel gidiyordu. Şimdiye kadar gidilen illerde. Ta ki Erzurum’a kadar . Ah Erzurum ne yaptın sen. O taşların yerine, güzel sözler söyleseydin. Çalıştığım köylerde Erzurumlu arkadaşlar da vardı. Hiç böyle insanlar değillerdi. Çok şaşkınım. Her insan mitinglere de katılır, istediği partiye de oy verir. O şehrin belediye başkanı, valisi mutlu musunuz böyle insanlarınıza taş attırmaktan. Küçücük çocuğu, yaşlı bir adamı, bir kadını daha kaçını yaralatmak rahatlattı mı sizi. Yakışmadı. Germeyin insanları. Ne yapmaya çalışıyoruz. Yetmişli, seksenli yıllarda Ankara’da cadde cadde , sokak sokak ayrılmıştı. Silahlar kullanılmaya başlamıştı. Sorumsuz insanların yüzünden. Biz çocuklarımızı kapıya çıkaramaz olmuştuk. Üçüncü caddeden gelen gençler, beşinci caddeden gelenler de sanki sözleşmiş gibi bizim evin olduğu dördüncü caddeye gelip, kese kağıtlarından çıkardıkları silahları rastgele ateş ederlerdi. Biz korkudan ne çekerdik biri ölecek diye.
Bu kötülük neden yapılıyor anlamıyorum. Seçim yapılacak. Kim kazanırsa o ülkemize hizmet edecek. Sonra vakti gelince onlar gidecek, yine seçimle başkaları gelecek. Seçilecek olanlar yapacaklarını anlatacakları yerde yalanlarla halkı galeyana getiriyorlar. Sonuç çok kötü oluyor. Bölüp parçalanmak neye yarayacak. Yetmedi mi ülkemize verilen zararlar?
Başımızda ki insanlar yalan olduğu kanıtlanmış bir sürü olayları temcit pilavı gibi ikide bir ortaya koyuyorlar. Halkı şimdiden ikiye böldüler. Kardeş kardeşle konuşmuyor bu dillerin yüzünden. Yazık yazık ,bu dünya geçici vakti gelince hepimiz öleceğiz. Allah’ın huzurunda ne diyeceğiz. Müslüman yalan söyler mi? Başkasının hakkını yer mi?
Çok merak ediyorum ilerde küçüçük torunlarımız çocuklarımız bu günleri nasıl hatırlayacaklar. Demezler mi dedem yalan söyleme derdi ama kendisi hiç doğru söylemezdi diye.
Yalan sözleri değil, taş atıp attıranları değil, gül verenleri, tatlı sözler söyleyenleri hatırlasınlar ve tatlı tatlı gülümseyerek rahmetle ansınlar. Anlatsınlar bu günleri.
Pazar gününü dört gözle bekliyorum. İnşallah şu seçim kavgasız, belasız atlatılır.
Sağlık, saygı ve sevgiler her birinize canım arkadaşlarım.
Her Şey Çok Güzel Olsun.
