Pilot üniversite projeleri ile Kırşehir’de önemli projelere imza atan ve hayata geçiren Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, çalışmalarına aralıksız devam ediyor. İnsanların kimyasal maddeler içeren sentetik ürünlerden uzaklaşıp doğal ürünlere yönelmesi ile tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı giderek arttı. Tıbbi ve aromatik bitkilerin fonksiyonel özellikleri sebebiyle geleneksel olarak ve farklı endüstri alanlarında da kullanılmasından dolayı Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi de tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştirilmesi çalışmalarına hız verdi. Bu kapsamda üniversitede yetiştirilmeye başlanan Lavanta bitkinin hasadına başlandı.
Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması Projesi ile Tarım ve Jeotermal alanda İhtisaslaşmada Pilot Üniversite olan Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi; ilimizde, bölgede ve ülkede farkındalık oluşturma, bölgedeki paydaşlara yeni bir bakış açısı getirme, olmayan yeni iş kollarının temelini atmada aktif rol üstlenme gibi yeni misyonlar yüklendi. Bunun ışığında Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Pilot Tarım ve Jeotermal Koordinatörlüğünce Termal Seralarda Kümelenme Projesince 2021 yılı itibari ile Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Tıbbi Bittiler Üretim Bahçesi oluşturuldu. Üniversitede oluşturulan Tıbbi Bittiler Üretim Bahçesinde 2021 yılından itibaren Kekik (Origanum vulgare L.), Tıbbi adaçayı (Salvia officinalis L.) ve Lavanta (Lavandula angustifolia L.) gibi tıbbi ve aromatik bitkiler kültüre alınarak yetiştirilmeye başlandı. Üniversite kampüsü içerisinde tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştiği bölge, iklim koşulları, toprak özellikleri, biçim, toplama, hasat zamanı, kurutma, paketleme ve muhafaza gibi bitki bileşenlerini doğrudan etkilediği unsurlar göz önünde bulundurularak organik ve iyi tarım uygulamalarıyla birlikte standardize üretim planlamasıyla oluşturuldu. Kekik, adaçayı ve lavantanın tıbbi alanda kullanımıma yönelik biyoaktif maddelerin, sekonder metabolitlerin analizleri yapılarak fitoterapide kullanılabilecek ürünlere dönüştürülmesine ilişkin çalışmalar Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinde hızla ilerlemekte. Konu hakkında bilgiler veren Pilot Tarım ve Jeotermal Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Ayrancı, ülkemizin coğrafi konumu, iklim ve bitki çeşitliliği, tarımsal potansiyeli, geniş yüzölçümü sayesinde tıbbi ve aromatik bitkiler ticaretinde önde gelen ülkelerden biri olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu öneminin gelişmiş ülkelerdeki yerleşmiş bitkisel ilaç, bitki kimyasalları, gıda ve katkı maddeleri, kozmetik ve parfümeri sanayilerinin girdisini oluşturan pek çok bitkisel ürünü veren bitkilerin ülkemiz florasında bulunmasından kaynaklandığını söyledi. Türkiye tıbbi bitkiler ticaretinde dünyada en önemli ülkeler arasında yer aldığını anlatan Ayrancı, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemiz coğrafi yapısı nedeniyle genetik çeşitlilik ve endemizm bakımından zengin bir ülke olmasının yanı sıra birçok bitkinin de gen merkezidir. Türkiye florasında doğal olarak yetişen yaklaşık 12 bin kadar bitki taksonundan üçte biri endemiktir. Dünya’ da yaklaşık 20 bin, ülkemizde ise yaklaşık 500-1000 kadar bitki tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kayıtlarına göre dünya nüfusunun yüzde 80’i tıbbi aromatik bitkilerden hastalıklardan korunmak ve tedavi amaçlı faydalanmaktadır. Ayrıca gelişmiş ülkelerde reçeteli ilaçların yaklaşık yüzde 25’ini bitkisel kökenli etken maddeler oluşturmaktadır (vimbilastin, rezerpin, kinin, aspirin vb.). Tıbbi ve aromatik bitkiler denildiğinde hem bitkiler, hem etken madde ve hem de tüketim alanları bakımından çok büyük bir alanı kapsamaktadır. Tıbbi aromatik bitkiler, içerdikleri biyoaktif (etken) maddeler nedeniyle kültürü yapılan bitkilerdir. Biyoaktif maddeler ise bitkinin organlarına, bitkinin hayat devrelerine ve bitkinin biçim zamanlarına göre önemli değişiklikler gösterir. Bu nedenle tıbbi ve aromatik bitkilerin üreticilerimiz tarafından her şeyden önce kaynak bitkinin biyoaktif madde varyabilitesini çok iyi bilmesi ve etken maddelerce en zengin olduğu yerde, devrede ve zamanında toplaması, biçmesi, hasat etmesi gerekmektedir.” Tıbbi ve aromatik bitkilerin fonksiyonel özellikleri sebebiyle geleneksel olarak kullanımının yanı sıra farklı endüstri alanlarında da kullanıldığını, doğadan toplama ve endüstriyel üretimi yapılan bazı tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştiği bölge, iklim koşulları ve toprak özellikleri, bitkinin toplanma zamanı, toplanan kısımları, kurutma yöntemleri ve muhafazası bitki bileşenlerini doğrudan etkilediğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Ayrancı, bu nedenle standart ürün eldesi sağlanamadığını, doğadan toplanan özellikle bazı bitki türlerinin nesli tükenme riskiyle karşı karşıya kaldığını sözlerine ekledi. Tıbbi bitkilerin biyoaktif bileşenleri ve çeşitli biyolojik aktiviteleri kaliteyi belirleyen önemli ana unsurlar olduğunun belirten Ayrancı, Tıbbi ve aromatik bitkilerin ekolojik istekleri, üretim şekilleri, kullanılan kısımları gibi özelliklerinin birbirinden çok farklı olduğunu ve sürdürülebilir üretim ve pazar potansiyelini değerlendirebilmek için tıbbi ve aromatik bitkilerin yeterli miktar ve kalitede olması gerektiğini anlattı. Kalite ve standart ürünler için; uygun üretim yöntemleri, çimlenme koşulları, ekim nöbeti, toprak hazırlığı, su ve gübre istekleri gibi tarımsal uygulamaların her bitki için ayrı ayrı belirlenmesi gerektiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Ayrancı, “Tüm bu sebepler doğrultusunda sürdürülebilir ve standart üretim yapabilmek için tıbbi aromatik bitkilerin kültüre alınması ve yaygınlaştırılması büyük önem arz etmektedir.” dedi. Pilot Tarım ve Jeotermal Koordinatörlüğünce önümüzdeki yıllar içerisinde tıbbi aromatik bitki türü çeşitliliğinin artırılmasını planlandıklarını dile getiren Ayrancı, “Böylelikle tıbbi aromatik bitkilerin tanınması, tarımının tanıtımı ve yaygınlaştırılmasının sağlanması, fitoterapi uygulamaları için drog ve fitofarmasötik ürün temini, ürün geliştirme, ar-ge çalışmaları, ilgili sektörlere hammadde sağlama, yeni projeler oluşturma gibi birçok olanak sağlamak yoluyla üniversite ülkemize, il ekonomisine ve bölgesel kalkınmaya katkısının arttırılması hedeflendi.” dedi.