Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü böbrek taşı hakkında bilgilendirme gerçekleştirdi. Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü açıklamalarında şu ifadelere yer verdi: “Böbrekler, yaşamın devam edebilmesi için atık maddelerin vücuttan atılmasını sağlamaktadır. Öte yandan vücut için gerekli olan bazı maddeleri filtre ederek bunların seviyelerini ayarlamak gibi bir görevi de bulunan böbreklerde bu görevle ilgili mekanizmadaki sorunlara bağlı olarak böbrek taşları oluşabilmektedir.
Bu mekanizmaların neden bozulduğu halen net olarak bilinmese de taş hastalığının beslenmeden genetiğe, yaşanılan coğrafyadan cinsiyete kadar çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Bazen uzun süre herhangi bir belirti göstermeyen bu taşlar kimi zaman idrar yoluna düşerek hastaların dayanılmaz ağrılarla sağlık kuruluşlarına başvurmasına neden olabilmektedir.
NEDENLERİ
Kanda bulunan bazı mineraller böbreklerden atılırken idrarda belli bir çözünürlükte denge halinde çözünmüş halde bulunuyorlar. Ancak çeşitli nedenlerle kristallerin çözünürlüğünün azalması ve birikmesine bağlı olarak böbrek içinde yer alan odacık benzeri toplayıcı sistemlerde kristaller çöküyor ve taş oluşuyor.
Taşların yaklaşık yüzde 80’ini kalsiyum oksalat taşları oluşturuyor. Bunun dışında enfeksiyonlara bağlı taşlar ile ürik asit taşları, sistin taşları ve kalsiyum fosfat taşları da görülüyor.
Taş oluşumunda, özellikle beslenmeye bağlı faktörler önem taşıyor. Bunların en önemlisi de yeterli miktarda sıvı tüketilmemesi. Beslenme alışkanlığında yüksek hayvansal protein alımı, sodyum tüketiminin yüksek olması, rafine şekerlerin çok kullanılması, kahve ya da kakao tarzı gıdaların çok tüketilmesi de nedenler arasında sayılabiliyor. İdrar yolu enfeksiyonları, böbrekteki yapısal bozukluklar, bazı ilaçlar ve genetik faktörler de taş oluşumunda etkili olabiliyor.
BELİRTİLER
Çok küçük taşlar, fark edilmeden idrar yolundan geçebilmekteyken, taş boyutları büyüdükçe böbrekte ve mesaneyi birbirine bağlayan tüpte (üreterde) sıkışabilirler.
Böbrek taşı olan hastalarda en sık görülen şikayet ağrıdır. Bazı hastalarda ağrı fark edilmeyecek kadar hafif düzeydeyken, bazılarında son derece şiddetli olabiliyor. Böbrek taşlarından kaynaklanan ağrılar genelde aralıklarla kendini gösterip kaybolan ağrılar şeklinde görülüyor. Hastalar ağrıyı genellikle “yan ağrısı” olarak tarif ediyor. Bu ağrı dışında, böbrek taşlarının belirtileri şunlardır:
İdrar yaparken ağrı, İdrarda kan, Mide bulantısı ya da kusma, Sık idrara çıkma, Az miktarlarda idrar yapma veya idrar yapma zorluğu, Ateş ve titreme
Kimi hastalarda ise herhangi bir şikayet olmaksızın, başka amaçla yapılan tetkikler sonucunda da tesadüfen böbrek taşları saptanabiliyor.
TANI YÖNTEMLERİ
Böbrek taşı hastalığında hastanın öyküsü ve fizik muayene ile birlikte, burada tespit edilen bulguları desteklemek ve tanıyı netleştirmek amacıyla üriner sistem grafisi ve ultrasonografi yapılabiliyor. Bu iki tetkik birlikte kullanıldığında böbrek taşlarının çok büyük bir kısmı tespit edilebiliyor.
Taşa bağlı olarak zaman zaman görülen idrar yolu enfeksiyonları veya idrarda kanamanın tespiti için idrar analizi yapılıyor. Bunun yanı sıra taşların niteliğinin tespit edilmesinde veya nedenlerinin araştırılmasında kan tetiklerine başvurulabiliyor. Çok küçük taşların tespiti veya ameliyat planlanan hastalarda böbrek anatomisinin görülebilmesi amacıyla kontrastsız Bilgisayarlı Tomografi (BT) çekilebiliyor.
Böbrek taşlarının tespiti ve idrar yollarının değerlendirilmesinde kullanılan başka bir yöntem olan intravenöz piyelografide (IVP) hastanın damar yolundan röntgen altında tespit edilebilir bir ilaç veriliyor ve kan böbreklerden süzüldükten sonra ilaç idrar yollarından geçerken röntgen çekiliyor, böylelikle vücuttaki, böbrek taşları, idrar yollarındaki tıkalı alanlar ve böbreklerde kan akışı gözlemlenebiliyor.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Yapılan tetkikler ile böbrek taşı tanısı konulduktan sonra tedavi planlamasında en önemli faktörler taşın büyüklüğü ve böbrek içindeki yerleşimi oluyor. Böbrek taşının boyutu büyüdükçe hastanın taşı kendiliğinden düşürme şansı azalıyor. Ayrıca böbrek toplayıcı sistemlerinde, üst kısımda yerleşen taşların düşme ihtimali alt kısımda yerleşenlere oranla daha fazla oluyor.
Tedavinin şekli hastanın taşa bağlı olan ağrısının şiddeti, taşın böbrekte herhangi bir hasara sebep olup olmaması ve böbrek fonksiyonlarını bozup bozmamasına göre belirleniyor.
Sık tekrarlayan böbrek taşlarında, bu taşlara sebep olan altta yatan nedenin tespit edilmesi tedavide önem taşıyor. Bunun için özellikle detaylı laboratuvar testleri yapılması, kanda kalsiyum, magnezyum, fosfor, ürik asit, D vitamini ve parathormon düzeylerine bakılması gerekebiliyor.
Hastanın idrar pH’sının, idrarda sistin, ürik asit, oksalat düzeylerinin incelenmesi ve altta yatabilecek metabolik ya da hormonal bir neden tespit edilirse bunların tedavi edilmesi böbrek taşlarının tedavisinde ve önlenmesinde önem taşıyor.” (Nurten CEYLAN)