Kırşehir Boztepe Toplum Sağlığı Merkezi Talasemi hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Kırşehir Boztepe Toplum Sağlığı Merkezi açıklamasında şunları kaydetti; Talasemi genetik (kalıtım yoluyla) geçiş gösteren ve ağır derecede kansızlık nedeni olan bir hastalıktır. Hastaların büyük çoğunluğunda kansızlık o kadar ağır düzeydedir ki bu hastalar düzenli kan transfüzyonu (nakli) almadan hayatta kalamazlar.
Sağlıklı bireylerde, nefesle alınan oksijeni dokulara taşımak için, alyuvarlar içinde bulunan “hemoglobin” adında bir protein bulunmaktadır. Talasemi hastalarında hemoglobin yapımı yoktur veya yetersizdir. Bu durum alyuvarların düzgün çalışamamasına ve zamanından önce parçalanmasına neden olur. Bu nedenle Talasemi hastalarında hem alyuvarların yıkımı ile ciddi düzeyde bir kansızlık, hem de bu hücrelerin yıkımından ortaya çıkan sarılık görülmektedir.
Talasemi hastalığı ömür boyu ayda bir kan transfüzyonu almayı ve bu kanla alınan demirin vücutta birikimini engellemek amacıyla da ömür boyu ilaç kullanmayı gerektirir. Tam düzelme ancak kemik iliği nakli ile olabilmektedir.
Talasemi beta Talasemi ve alfa Talasemi olarak ikiye ayrılır. Hem beta Talaseminin hem de alfa Talaseminin ağır olan hastalık formları ve hafif olan taşıyıcılık formları bulunur. Türkiye’de daha sıklıkla beta Talasemi taşıyıcılığı ve hastalığı bulunmaktadır ancak alfa Talasemi de görülmektedir.
Talasemi hastalığı bütün dünyada en sık genetik geçiş gösteren hastalıktır. Dünyada, Akdeniz havzası ve Afrika’nın bazı bölgelerinden, Orta Doğu, Hindistan Yarımadası, Güneydoğu Asya ve Malezya’dan Pasifik Adalarına kadar uzanan geniş bir alanda görülmektedir. Dünyada her yıl 23 bin ağır beta Talasemi hastası çocuk dünyaya gelmektedir ve bu doğumların yüzde 90 kadarı düşük veya orta gelirli ülkelerde gerçekleşmektedir. Ülkemiz de bir Akdeniz Kuşağı ülkesi olması nedeniyle Talasemi Hastalığı ülkemizde de en sık görülen genetik hastalıktır ve şu anda takip edilmekte olan yaklaşık 6 bin kadar ağır beta Talasemi hastasının olduğu tahmin edilmektedir.
Talasemi genetik olarak kalıtılan bir hastalıktır. Çekinik genetik kalıtım ile anne ve babadan çocuklarına aktarılır. Hasta bireylerde, biri anneden diğeri babadan gelen 2 adet Talasemi geni vardır. Hastalık çok büyük oranda anne ve babanın Talasemi taşıyıcısı olması durumunda ortaya çıkmaktadır. Anne ve babanın Talasemi taşıyıcısı olma durumunda doğacak olan her bir çocuk için yüzde 25 oranında Talasemi hastası olma riski vardır. Anne ve baba Talasemi taşıyıcısı olduklarını bilmiyorlarsa böyle bir riskin farkında olmayabilir ve Talasemili çocuk dünyaya getirebilirler. O nedenle ülkemiz gibi Talasemi hastalığının sık görüldüğü ülkelerde çocuk sahibi olmadan önce kişilerin taşıyıcı olup olmadığının bilinmesi çok önemlidir.
Taşıyıcılık bir hastalık değildir ve tedavi gerektirmez. Bu bireylerde hastalık durumunun aksine (hastalık durumunda 2 Talasemi geni bulunmaktadır) sadece bir Talasemi geni bulunmaktadır. Hafif düzeyde kansızlıkları olsa bile bu genellikle bir şikayete neden olacak düzeyde değildir. Talasemi taşıyıcılarının bilmesi gereken en önemli nokta eğer kendileri gibi Talasemi taşıyıcısı olan bir bireyden çocuk sahibi olurlarsa çocuklarının Talasemi hastası olma riski vardır. Bu durumda çocuk sahibi olmadan önce gerekli genetik danışımın mutlaka yapılması gerekir. Türkiye’de genel Talasemi taşıyıcılık oranı yüzde 2,1 olmakla birlikte özellikle Antalya, Hatay gibi bölgelerde taşıyıcılık yüzde 13 düzeylerine kadar çıkmaktadır.
Evet, Talasemi hastalığının önlenmesi mümkündür. Ülkemizde taşıyıcı bireylerin belirlenmesi için evlilik öncesinde Talasemi taşıyıcılığı için tarama yapılmaktadır. Tarama sonucunda hem kadın hem de erkeğin Talasemi taşıyıcısı olması durumunda bu bireylere nasıl Talasemisiz çocuk sahibi olabilecekleri konusunda genetik danışmanlık verilmekte ve bilgilendirme yapılmaktadır. Talasemi taşıyıcısı olmak evlenmeye veya çocuk sahibi olmaya engel değildir ancak çocuk sahibi olmadan önce bilgilendirmeleri gerekir.(Nurten Ceylan)