Uğur Utku Atak
Sorunlar bitmiyor. Değil mi? Aslında sorunun kaynağı biziz. Pekiyi ama hangi sorunun kaynağı biziz. Hayat pahalılığı sorunun kaynağı mı? Tabii ki hayır! Benim kastettiğim sorunlar çok daha farklı. Özellikle ötekileştirmek, karşımızdakini kendinden saymamak farklı görmekten bahsediyorum. Karşıdakini küçümsemek kendini üstün saymak gibi. Evet, maalesef birçok meselenin kaynağı bakış açımızdan kaynaklanıyor.
Sorunun kaynağı karşımızdakini etiketleme sorunudur. Mesela kadın sorun değildir. Kadına bakış açımızı değiştirir onu birey olarak görüp onu da hayatımızda önemli bir konuma oturtursak işin çözümü kendiliğinden gelecektir. Kadına saçı kesik, eksik etek gibi bakış açısıyla bakarsak kadının gerçek yerini görmemizin asla mümkünü yoktur. Kızını okutmayıp eşini doktora götürünce kadın doktora göstermek isteyene ne diyebilirsiniz ki. Sadece cehalettir bu. Kimse kızını okutmazsa kadın doktor nasıl olabilir ki.
Hayatımızın birçok anında en büyük sorunun etiket olduğu aşikârdır. Etiket derken kişilerin bitirdiği okul veya makamı kastetmiyorum. Çünkü o etiketler kazanılmış bir haktır. Benim kastettiğim etiket ise insanların hak etmediği etiketlerdir. Nasıl kadında eksik etek, saçı kesik gibi hak etmediği etiketler yapıştırıyorsak. Farklı şekillerde insanlara etiketler yapıştırmakta üstümüze yok. Siyasi etiketler, coğrafi etiketler, inançlara dayalı ve de kökenlere dayanan etiketler hatta daha birçok şeklini söyleyebilirim.
Sorunun kaynağı tamda burada desem ne dersiniz. Eğer sizin siyasi görüşünden olmayan bir kişiyle karşılaşınca onu itiyorsanız. O da sizi itecektir. Aynı şekilde başka bir memleketten gelen insana oradan adam çıkmaz derseniz. O da sizin adamlığınızı sorgulamaya başlayacaktır. Kürdü sorun olarak görürseniz o da sizi sorun olarak görecektir. Aslında bu sorunların kaynağı insanımızın kendisidir. Elbette aşırı uçlara kaymış sorun olan meseleler var tabii ki. Kürt sorun değil ama PKK sorundur. Ama biz yanlış tavırlarımızla Kürt insanını oraya itebiliriz. Çünkü bir insana sen benden değilsin dersek o da kendine sahiplenecek bir yere sığınır. O zaman sığındığı yerin doğru olup olmadığını tam manasıyla etüt edemeyebilir. Onun için elimizdeki o etiketleri bırakıp birbirimize sahip çıkalım. O zaman sorunlar ortadan zamanla kalkacaktır. Elbette uzun zaman içinde yara bağlayan sorunlar hemen iyileşemez. Zamana ihtiyacımız var.
Özellikle kadınlarımızı evimizin nadide çiçekleri olarak görmek geleceğimizi en güzel noktaya taşıyacaktır.
İnsanlar fiziksel ve ruhsal olarak eşit değildir. Ancak hukuksal olarak eşittir. Erkekler fiziksel olarak güçlüyken kadınlar duygusal olarak güçlülerdir. Özellikle şefkat ve nezakette kadınlarla biz erkelerin yarışması mümkün değildir. O zaman kadın erkek eşitliği hukuksal olup diğer alanlarda kadının ya da erkeğin güçlü olduğu noktalar vardır. Ancak bu durum hiçbirine salt olarak üstünlük sağlamaz. Dinen de erkeğe verilen güç evinin geçimini sağlamak, ailesini ve vatanını korumak için verilmiştir. Onlara eziyet etmek için değil elbette.
Kısacası kimse kimseden üstün değildir. Ne erkek kadına karşı üstündür. Ne de kadın erkeğe karşı üstündür. Ayrıca Türk, Kürt, Çerkez, Laz birbirine hukuken üstün değildir. Dini inanışlar da bir insanı diğerine hukuken üstün saymaz. İnsanın eğitimi kendi dalında başka insanlara karşı sadece kendi mesleğinde üstün kılar. Çünkü farklı meslekteki bir insan işin uzmanı kadar bilmesine imkân ve ihtimali yoktur. O konuda özel bir eğitim almadıysa tabii ki.
O zaman elimizdeki etiketleri bırakıp insana insan gibi bakmak en önemli şey olmalı. Gerçek sorunlara karşı ise el ele olmak bu sorunları kaldırmada çok daha etkili olacaktır.
Türk ve Kürt el ele verip PKK sorunu kaldırabilir. Kadın erkek el ele verip aile içi sorunları giderebilir. Sağ ve sol el ele verip ülke sorunlarını giderebilir. İşte sorunların çözümü kavga etmekten değil de el ele vermekten geçiyor aslında. Hadi sende uzat elini sorunlarımızı beraberce çözelim. Güzel günler için el ele verelim artık.
Ne dersiniz?