“ŞEHİR KİMLİĞİ” KAVRAMI VE KIRŞEHİR
15 Ekim Çarşamba günü,belediye başkanlığımızın davetlisi olarak,“Şehir Kimliği Ön Hazırlık Toplantısı”na katıldık.
“Şehir Kimliği” kavramı, hızlı büyüyen şehirlerde, o kentin tarihi, kültürel ve geleneksel bazı özelliklerin kaybolmasıyla açığa çıkan “kimliksizleşme” sorununu ele alır.
Hızlı büyümenin plansız yerleşimler baskısını artırması, rant kaygısı ile seri konut üretimi yapılarak, çok katlı, zevksiz ve estetik açıdan sorunlu tek tip yapılaşmaya gidilmesi, bu sorunu körükleyen olgulardır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, Kırşehir Belediyesi ev sahipliğinde organize edilen toplantı, 31 ekim günü yapılacak ana toplantının ön hazırlık bilgilendirmesi niteliğindeydi.
Elbette ben de üniversitemizin “Kentleşme”, “Kentsel Hizmetler ve Konut”, “Kent ve Bölge Planlama”, “Yerel Yönetim”, “Çevre Sorunları” derslerinin sorumlusu olarak, konu ile doğrudan ilgilenmekte idim.
Ancak ön hazırlık toplantısında, ana toplantının tarihinin 31 ekim olarak bildirilmesi benim için hayal kırıcı oldu. Çünkü ne yazık ki, söz-konusu tarihte, bir Uluslararası Konferans için Arnavutluk’da görevli olmam nedeniyle asıl toplantıya katılamayacağımı öğrenmiş oldum.
Kuşkusuz bu sorunla doğrudan ilgilenen “Kamu Yönetimi” bölümünün diğer hocaları ile anılan toplantıya yine katılım ve katkı sağlamayı gerçekleştireceğiz. Ancak doğrudan uzmanlık ve daha önemlisi ilgi alanım olan bu konuyu toplantıda bizzat gözlemle-yememek, benim için bir şansızlık oldu.
Ön Hazırlık Toplantısına; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bürokratları, Kaymakamlar, İlçe Belediye Başkanları, Üniversitelerden Bilim Adamları, Sivil Toplum Kuruluşları, İş Adamları, Teknik Elemanlar, Yapı denetim şirketleri, sosyologlar ve felsefecilerin katılımı gerçekleştirildi.
Projenin amaçlarını bildiren görevliler, katılımcıların her ilgi alanından olabileceğini, yeter ki, Kırşehir’in tarihi, kültürü, özgün değerleri, yazılı ve sözlü eserleri vb pek çok kültürel zenginlik ögesini sunmak ve kente dair kendi “hayallerini” de paylaşmak amacıyla davet edildi.
Kentleşme ve Çevre literatürünün en önemli düşünürlerinden olan MurrayBookchin, bugün kentin ve kırın, insanlığın doğal çevredeki yerini tehdit eden bir kuşatma altında olduğunu düşünmekte “kentleşmenin her ikisini de yok etmekte olduğu uyarısını yapmaktadır. Düşünüre göre hem kent hem kırın “sahip oldukları geleneklerden ve çeşitlilikten oluşan zenginlikleri ve kimlikleri, kentleşmenin tehdidi altındadır. Kentleşme yalnızca kırsal kesimi değil, kenti de silip süpürmektedir. Yalnızca kasaba ve köy yaşamının tarımsal ilişkilerle beslenen değer, kültür ve kurumlarını değil, kent yaşamının yurttaşlık ilişkileri ile beslenen değer kültür ve kurumlarını da yutmaktadır. İsimsizlik, homojenlik ve kurumsal devasalık gibi boğucu özelliklere sahip kentleşme, insanlar arasındaki yakınlığı, benzersiz nitelikteki mahalleleri ve insani ölçekli bir politikayı içinde barındıran kentsel alanı yuttuğu gibi, doğaya yakınlığı, kutsal bir yardımlaşma anlayışını ve sıkı aile ilişkilerini barındıran kırsal alanı da ortadan kaldırmaktadır.” ([1]MurrayBookchin, Kentsiz Kentleşme, Çev.Burak Özyalçın, Ayrıntı Yay., İst., 1999, s.31)
Bakanlığın bir projesi olarak, Medeniyet Üniversitesi akademik kadrolarına yaptırılan bu araştırma da, Bookkchin’in uyarıları doğrultusunda, tehdit altında olan ya da silinmeye yüz tutmuş kültürel kimliği yeniden canlandırmayı amaçlamaktadır.
Projenin başarıyla sonuçlanması elbette temel dileğimiz, bu değerleri savunmaya devam etmek de başlıca görevimiz.