Diyetisyen Şevval Uzun “Sağlıklı ve Dengeli Beslenme” ile alakalı merak edilenleri gazetemize anlattı.
Günümüz dünyasında sağlıklı ve dengeli beslenmek oldukça zor. Hem fast food yiyecek kültürü yaygınlaştı hem de yiyeceklerin katkı maddesiz olanını bulmak çok zor hale geldi. En büyük problemlerden bir tanesi de dengesiz ve düzensiz beslenmek. Şevval Uzun, alanında uzman eğitimleriyle bu konuda danışanlarına oldukça katkı sağlıyor. Uzun, dengeli ve düzenli beslenme alışkanlığı hakkında “Kişiye özgü düzenli beslenme planlarıyla bu alışkanlığı kazanmak daha rahat olabilir. Hayat tarzına yerleşmeli ve yaşam boyu sürdürülmelidir.” dedi.
Sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı nasıl kazanılır?
Sağlıklı ve dengeli beslemenin vücudumuz için çok önemli olduğundan bahseden Uzun, “Sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı; kimi zaman bireyin kendinde bunu istemesiyle kimi zaman da içinde bulunduğu koşullarla, zamanla kazanılır. Kolay bir şey değildir, emek ve zaman ister. Ama sağladığı faydalar çoktur. Kişiye özgü düzenli beslenme planlarıyla bu alışkanlığı kazanmak daha rahat olabilir. Hayat tarzına yerleşmeli ve yaşam boyu sürdürülmelidir.” dedi.
“Sağlıklı beslenmek bir yaşam şeklidir”
Diyet yapmanın ve sağlıklı beslenmenin farklarını sorduğumuzda ise Uzun, “Sağlıklı beslenmek bir yaşam şeklidir. Belirli bir porsiyon ve ölçü kavramı yoktur. Tatlı da yenebilir, kızartma da. Ama sınırları vardır. Sık tüketilmez. Sağlıklı beslenmeye uygun besin tercihleri ön plandadır. Diyette ise, günlük ne tüketileceği bellidir, porsiyonları vardır, saatleri vardır. Kalorisi ve içeriği bellidir. Diyet genellikle bir amaca yöneliktir. Zayıflamak, bir hastalığın semptomlarını azaltmak, kan şekerini düşürmek gibi.” diyerek sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmemiz gerektiğinin altını çizdi.
Suyun önemi
Sağlıklı beslenmenin temel yapı taşlarından biri de şüphesiz su tüketimidir. Su tüketimi hakkında Uzun, “Günlük su tüketimi 2-2,5 l önerisi genel bir öneridir. Genellikle birçok bireyin ihtiyacına uygundur. Bazı durumlarda farklılık gösterir. Örneğin; gebelik, egzersiz, kabızlık vb. Günlük su ihtiyacı gün içerisine yayarak yavaş yavaş tüketilmelidir. Hızlı su tüketimi, idrara çıkma sıklığını artırabilir böylece sudan alınan verim düşebilir.” diye vurguladı.
Danışanlarının şikayetlerinden bahseden Uzun en çok yaşadıkları olaylardan bir tanesinden bahsetti: ” ‘Gün içerisinde fazla bir şey de yemiyorum ama asla kilo veremiyorum.’, Listesini planlarız anlatırız, gördüğü zaman çok şaşırır ‘Ben bu kadar şeyi yersem kilo veremem ki.’ der. ‘Sen bu dediklerimi hiç bozma haftaya görüşürüz.’ deriz. Hafta boyunca yaptığımız sıkı takip sonrası kontrol yaptığımızda genellikle çok güzel kilo kaybı olur. Birey buna şaşırmakla birlikte; diyet planımıza devam ederiz, hedefe ulaştığımızda da aslında burada önemli olanın az değil yeterli ve dengeli tüketilmesi olduğu anlaşılmıştır.”
Aslında kilo vermenin çok zor bir şey olmadığını söyleyen Uzun, gün içinde almamız gereken bir kalori miktarı olduğunu ve bunun dışında düzenli hareket edilmesi gerektiğini de belirtti.
“Diyetisyenlerin görev alanları genişletilmeli”
Özellikle son dönemlerde yaygınlaşan sebebini birçok nedene bağlayabileceğimiz obezite hastalığı hakkında Uzun, “2017 yılında yapılan Türkiye’de “Türkiye Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Prevalansı Hane Halkı Sağlık Araştırması” (STEPS, 2017) verilerine göre ise fazla kilolu (BKİ: 25.0-29.9 kg/m2) olan 15 ve üzeri yaş grubu bireylerin sıklığı %35.6 (Erkek: %41.2; Kadın: %30.1) ve obez olanların sıklığı ise %28.8 (Erkek: %21.6; Kadın: %35.9) bulunmuştur. BKİ ortalamasının erkeklerde 26.4±4.5 kg/m2 ve kadınlarda 28.9±6.4 kg/m2 olduğu saptanmıştır. Obezite prevelansı tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de önemli bir sağlık sorunudur. Obeziteyle ilgili halk sağlığı hizmetleri artırılmalı, toplumda bilinç yükseltilmeli, sağlıklı besine ulaşım imkânı hem fiziksel hem ekonomik anlamda sağlanmalıdır. Halka daha rahat ulaşabilmesi için diyetisyenlerin görev alanları genişletilmelidir.” diyerek sözlerini noktaladı.
(Haber Cemre Bayram)