Okçuluk Antrenmanları Devam Ediyor

15 Ağustos 2022
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
223 defa okundu.
Okçuluk Antrenmanları Devam Ediyor

GSB Spor Okulları ve Engelli Spor Okulları eğitimleri kapsamında Okçuluk antrenmanları devam ediyor. Son yıllarda özelikle Kırşehir’de gençler arasında ata sporu okçuluğa verilen önem zirvede yaşıyor.

Okçuluk hakkında şu bilgileri aktaran yetkililer Türklerin ok ve yaya verdiği önem, onun inanç dünyasını da etkilediğini bildirdi. Eski dönemlerinden beri Türkler için ok ve yay hâkimiyet sembolüydü. Hakan tahtında otururken elinde ok ve yay tutardı.

Komutanlarını toplamak için onlara anlamı belli, değişik oklar yollardı. Çetirlerinde, damga ve sikkelerinde ok ve yay resmi vardı. Okçuluktaki bu töre ve semboller, daha sonra Selçuklularda da devam etmişti. Büyük Selçuklular 1040’da Dandanakan zaferini kazanınca, komşu ülkelere gönderdikleri fetihnâmelerin başında eski Türk hâkimiyet sembolü olan ok ve yay işaretleri bulunuyordu.

Öte yandan, tüm dünya uluslarınca benimsenen gerçekte, ok-yay ve okçuluğun Türklerce dünyaya tanıtılmış olmasıdır. Bu gerçekle ilgili tarihi kanıtların bir bölümü Ergenekon ve Oğuz Destanlarında yer alır. Bedenlerini çeşitli uğraşlarla en iyi biçimde eğiten Türkler, ok ve yayı çok iyi değerlendirmişlerdir. Maden çağının açılması ve atın eğitilmesi sonrası Türklerin Orta Asya’dan göçleriyle ok ve yayın kullanımındaki becerilerini dört bir yana yaymışlardır. Türk, Orta Asya steplerinden uzandığı her yere elinde yayı, sırtında ok sadağı, altında atı ile gitti ve bunları gittiği her yerde tanıttı.

Ünlü Türk Hakanı Oğuz Han, Gün, Ay ve Yıldız adlı üç büyük oğluna “Bozok”, Gök, Dağ ve Deniz adlı üç oğluna da “Üçok” demesi, Türklerin oka verdikleri önemi yansıtması bakımından büyük değer kazanır. Çin kaynakları Eski Türklerin ok ve yay yapımındaki üstün başarılarını da anlatır. Ok sözcüğü, Eski Türklerde kabilelerin adlandırılmasında da kullanılırdı. Oğuz Destanında “Üçok” diye bir ada rastlanır.

Tarihte kurulmuş 16 Türk devletinde at ile birlikte ok ve yayın önemi ayrıdır. Orta Asya’da Kapçal, Kazire Nehri kenarındaki Minusink bölgesinde, Altay Dağlarındaki Kuray ve çalışman Nehri yakınındaki Kutirge, Tuyak, Kutan bölgelerinde, Orhun ve Tula bölgesinde özellikle Çu Vadisi’nde, Srotski’de, Kızat’ta Aşağı Volga’da ve Volga Boylarında, Nijni, Başkuncak ve Mainz’de, öteki yörelerde bulunan mezarlar, Hunlar, Göktürkler, Kırgız, Yenisey, Hazar Devleti, İskit ve Alanlar dönemindeki kalıntıların incelenmesi ok ve yayın önemini yansıtır.

Türklerde Okçuluk binicilikle birlikte beden kültürü anlayışının öncüsü olmuştur. Okçuluk sadece bir savaş uğraşı değil, zevkli bir idman ve yarışma biçimine getirilmiştir. Böylece düzenlenen her türlü törenlerde en büyük yarışmaların sembolü ok ve okçuluk olmuştur.

At üzerinde okçuluğun temel eğitimi için şu nitelikler zorunlu idi: çok iyi ata binmek, yer eğitiminde çok başarılı olmak, at hızla giderken yay kurabilmek, hareket halindeki atla ön taraftan arkaya dönerek bu dönüş açısı içersindeki özellikle hareketli hedefleri vurmak ve üzerine atılan oklardan korunabilmek için atin değişik yerlerine bedenini gizleyebilmek. Bu nedenle at üzerinde okçuluk çok zor bir uğraştır.

Eski Türklerde oklar sırtta ya da atın eğerine takılan özel torbalarda taşınırdı. Bu torbalara “Sadak” ya da “Okluk” denirdi. Eski Türklerde ok ve yay sosyal yaşamda değişik anlamlarda da kullanılırdı. Eski Türklerde, “Akika” adı verilen bir ok atma töreni vardı. Buna, “Sehmi itizar” da denirdi. Bir kabile halkından biri barış günlerinde karşı kabileden birini öldürürse, onunda, öldürülmesi gerekirdi. Ancak, iki kabile ileri gelenleri anlaştıkları durumlarda bir meydanda ok atışı yapılırdı. öldürenin oku, karşı kabile ileri gelenlerinin istediği yere düşerse ölüm cezası kaldırılırdı.

Kaşgarlı Mahmut’un Divan-i Lûgat-it Türk adlı eserinde, okun ayni zamanda “Pay” anlamına geldiği belirtiliyor. Yüzyıllar boyu süre gelen bu gelenek Anadolu Türklerinde de benimsenmiştir. örneğin, bir tarlanın paylaşılması için bir ok eşit parçalara ayrılır ve pay alacaklara yumurta, renkli taş gibi birer nişan verilir. Bir yabancıya da nişanlanan tarla bölümlerine konulması istenir. Kimin nişanı hangi parçaya rastlarsa o bölüm onun olur ve buna “Ok deydi” denirdi.Osmanlılarzamânında da okçuluk büyük bir ehemmiyet taşımış, okçuların yetişmesi ve eğitimi meselesi devlet seviyesinde ele alınmıştır. Anadolu beyliklerinde ve Osmanlılarda okçu birlikleri savaşlarda çok mühim rol oynamışlardır. Özellikle Birinci Kosova, Varna, Gazze, Mısır Seferi ve 1521 Belgrad Muhâsarası’nın zaferle neticelenmesinde bu birliklerin payı çok büyük olmuştur.

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN