MHP’nin Merhamet Paradoksunda Sinan Ateş Reis!
Ülkücü camiayı acı ve öfke içinde yasa boğan bir cinayet haberi ile sarsıldık. Ülkü Ocakları eski Genel Başkanımız Sinan Ateş Ankara’nın göbeğinde güpegündüz hain bir saldırıda katledildi. Allah gani gani rahmet eylesin. Doğal olarak gözler hemen MHP genel merkezine çevrildi ama ne bir taziye, ne bir bahis, hatta adı Devlet Bey’in meclis grup toplantısında bile anılmadı, baştan sona dinlediğim grup toplantısındaki konuşmasının neredeyse tamamını AKP’nin icraatlarını övmeye ve muhalefete kızmaya ayıran MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli toplantıda “suskunluğumuz asaletimizdendir” deyiverip Sinan Ateş konusunu adını bile anmadan kapattı. MHP sustukça ülkücü camiada öfke daha da arttı, partiden pek çok istifa haberleri gelmeye başladı, hatta kimi istifa edenler sosyal medya da ard arda istifa dilekçelerinin resimlerini bile paylaştılar. Zaten seçimlerde % 7 baraj endişesi yaşayan MHP’nin bu suskunluğu seçim sathı mahallinde hem kendisini hem de Cumhur İttifakı nedeniyle AKP’ye büyük darbeler vuruyor. AKP bunun gayet net farkında, zira MHP sussa da AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Sinan Ateş’in ailesini arayarak suçluların cezalandırılacağı mesajını nihayetinde geç de olsa vermek durumunda kaldı. Zaten nedense Devlet Bey dışında tüm siyasiler, Kılıçdaroğlu da dâhil herkes bu cinayetin üzerine gitti, Sinan reise sahip çıktı.
MHP lideri Devlet Bey’in Sinan reise olan öfkesini anlamak mümkün değil, zira herkes Devlet beyi çok merhametli bilir. Çünkü o yeri gelmiş millet ve devlet düşmanlarına bile merhamet edebilecek kadar yüce gönüllü birisidir. Örneklerle hatırlayalım;
Devlet Beyin bu asaletli sessizliği(!) ülkücü camiaya bir şeyi yeniden hatırlattı. Bir zamanlar PKK’lı öğrenciler İzmir de üniversitede Fırat Çakıroğlu’u katletmişlerdi ve Devlet Bey yine uzun süre sessizliğe bürünmüş, bu da çok büyük tepki çekmişti. Ülkücü camia Fırat Reise sahip çıkıp onu bayraklaştırınca uzun süre sonra sessizliğini bozup anmak zorunda kalmıştı. Adeta camia genel merkezi dize getirmişti, unutulmuş değil elbette o yıllar. Peki, şimdi Sinan Reise olan suskunluk nedendir anlamak mümkün değil. Sian Ateş reisi tüm Türkiye onun AKP yandaşı ve Atatürk düşmanlığı ile tanınan Yavuz Bahadıroğlu ile tartışmasından tanımıştı. Sinan Reis 2019 yılında Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na atanmış Hacettepe Üniversitesinde akademisyenlik yapan bir aydın, bir milliyetçi, bir Atatürkçüydü. 2020 yılında TRT 1 kanalında TBMM’nin açılışının 100. Yılı nedeniyle kısa bir dizi yayınlanmış, “Ya İstiklal Ya Ölüm” adlı bu dizi ile Atatürk önderliğindeki Kurtuluş Savaşı sürecindeki olayla anlatılmıştı. Konu Atatürk olunca elbet Atatürk düşmanları hemen baş kaldırmıştı. AKP yanlısı Bahadıroğlu dizide Atatürk’ün övülmesinden oldukça rahatsız olmuş ve adeta AKP’yi ikaz eden şu paylaşımı yapmıştı;
“TRT 1’de yayınlanan Ya istiklal ya ölüm isimli dizi, son yıllarda yapılan Diriliş, Kuruluş, Abdülhamid gibi Osmanlıyı sevdiren dizilere karşı Kemalistlerin rövanşıdır. Atatürk’ü ivme dizisidir TRT’ye bu dizi kimler tarafından dayatıldı bilmiyorum, ama hesabı iktidardan sorulur.”
O dönem Ülkü Ocakları Genel Başkanı olan merhum Sinan Ateş Reis bu kin dolu paylaşımı kaldıramamış ve Bahadıroğlu’na hak ettiği şu cevabı vermişti;
“FETÖ’nün alternatif tarih tezlerinin savunucusu olan Yavuz Bahadıroğlu, hiçbir zaman Türk tarihini bütün olarak görmemiş ve romanlarında genç zihinlere gizli nifak tohumları ekmeyi vazife bilmiş bir yazar müsveddesidir. Bir ticani(yobaz) kalıntısı olan Bahadıroğlu’nu memnun edebilmek için Türk tarihinin önemli bir bölümünü yok sayacak değiliz. Türk çocukları Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Türk tarihinin büyük simalarını asli kaynaklardan öğrenmeye devam edecektir. Türk milleti için korona virüs kadar tehlikeli bir şey varsa o da Türk tarihine, Türk kültürüne, Türk büyüklerine ve Atatürk’e düşmanlık eden cemiyet mikroplarıdır.”
Sinan Reis Atatürk düşmanı karşısında susmamış, asaletle kükremiş, tüm milliyetçi ve Atatürkçü kesimin takdir ve sevgisini kazanmıştı. Ancak ne olduysa daha 2019 yılında göreve atanan Sinan Reis 2020 yılında bu tartışmanın ardından apar topar görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Her ne kadar ayrılma kendi isteği ile gösterilmek istenilse de kulislerden, MHP genel merkezden sızan bilgiler Devlet Beyin ona “Üniversiteye dönün eğitiminize devam edin” dediği şeklindeydi. Sinan Ateş’i Bahadırğlu ile tartışması sonrası AKP’li bazı isimlerin Devlet Beye şikâyet ettiği konuşuldu, bu da görevden alma sebebi olabilir denildi. Kulağa saçma gelse de bu da bir ihtimal. Zira Devlet Bey AKP ile ters düşülmesine, onların en ufak şekilde eleştirilmesine asla tahammül edemiyor. Hatırlayınız, MHP Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoy geçen aylarda yaptığı, “Açıklanan rakamların üzerinde enflasyon oranları var. Zamlar bu milletin belini büküyor” açıklamasının ardından apar topar MHP disiplin kuruluna sevk edilmişti. Yani MHP milletimizin zamlardan perişan olduğunun konuşulmasını bile cezalandırmaktan çekinmiyor, bu da Sinan Ateş’in AKP’yi rahatsız etmesinin görevden alınma sebebi olabileceğini düşündürüyor!
Kulislerden sızan tek ihtimal bu değil elbette. Diğer bir duyum ise merhum Sinan Ateş reisin bir sohbette açtığı bir konu. Sözüm ona Sinan Ateş MHP’nin geleceği konusunda bir sohbette Devlet Bey sonrası partinin başına kimin geçebileceği konusunu açmış. Bu sohbet tabi hemen yukarıya ihbar edilince MHP genel merkezi bu sohbetten çok rahatsız olmuş ve o yüzden görevden almış. Duyumların tamamına şimdilik girmek istemiyorum, zira hem dehşet hem de öncelikle teyide muhtaç. Olayla ilgili olarak MHP lideri “asaletle susmayı” tercih etse de her geçen gün cinayetin karanlık dehlizlerinde kirli ilişkiler yumağı ortaya çıkıyor. Dileriz ki bu kirli sarmal çok yukarılardan birilerinin ayaklarına dolanmaz ve MHP’ye istemediğimiz zararlar vermez. Varsa şaibeli birisi MHP’yi karanlığa çekmek isteyenlerden korumak için Devlet Beyin o kirli sarmalı behemehâl kökünden kesip partiden atması şarttır.
Sinan Ateş Reis esasında bacaklarından vurularak ikaz edilmek istenilmiş ama olaylar istenilmeyen şekilde gelişti diyenler de var, bu olayı adi bir suç ile ilişkili bir olaya bağlamak isteyenler de var, hepisini okuyor, takip ediyorum. Ancak çoğu iddia çok zayıf ve hedef şaşırtma amacı güdüyor, bu nedenle o zayıf ihtimalli soyut iddialara girmiyorum. Pek çok Twitter paylaşımında bu cinayetle ilgili olarak Ülkü Ocakları eski başkanı şimdi ise MHP milletvekili olan Olcay Kılavuz’un adı sıkça anıldı. Olcay kılavuz bu iddialar ile ilgili olarak henüz hiçbir açıklama yapmadı. Hatta şüphelilerden birisi Olcay Kılavuz’un evinden gözaltına alınmış deniliyor. Bu gözaltına Kılavuz direnmiş ancak polisler çok ısrarcı olunca geri adım atmış(?) En hassas düğümler burada lakin Kılavuz şimdi büyük bir zırh ile korunuyor. MHP İstanbul il yönetiminden birisinin eşinin hesabından tetikçilerden birisinin hesabına para aktarıldığının tespit edilmiş olması iddiası da mide bulandıran ilişkiler ağına dair şüpheleri artırıyor. Bu sıradan bir cinayet değildir, bu cinayet sonrası “asaletle susulacak” zaman değildir, bu Bozkurtların katledilmiş evlatlarına sahip çıkmasını gerektiren bir zamandır, bu MHP içinde varsa kirli ve karanlık sarmalların ayıklanması gereken zamandır. Sinan Ateş Reisin katledilmesi ile MHP yine bir imtihana girmiştir, ya Bozkurt olduğunu hatırlayıp şahlanacak, ya da karanlık tuzak ve dehlizlerde küçülüp kaybedecektir. Ülkücü camianın önemli bir kesimi MHP’nin AKP ile olan şartsız, koşulsuz, her şeye evet tavrını kabul etmese de eleştirse de MHP’nin zarar görmesini asla istemez. MHP adeta kendini uçuruma sürükleyen bu duruş ve tutumunu acilen gözden geçirmelidir. Karanlık cinayetle ilgili tüm gelişme ve duyumları takip etmeye, gerekirse diğer yazılarımızda analiz etmeye devam edeceğim.