LAFI GEDİĞİNE KOYMAK;

10 Eylül 2022
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
3223 defa okundu.
LAFI GEDİĞİNE KOYMAK;

Lafı gediğine koymak ;
Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek ve lafın yerine oturmasıdır.Bu durum aynı zamanda taşın tam olarak yerine oturmasına da benzetilmiştir.

Günümüzde ; Küfür , mizah ve zeka davranışlarımızda, ruh sefaletinin karanlığında bocalamaktadır. Üzüm üzüme bakarak kararır kabilinden yazılı ve sözel ilişkilerimizde genel bir kötüye gidiş ve toplumun her kesiminde büyük bir yozlaşma yaşanıyor. Bu noktada sözün, cevap vermenin ,anlatının kifayetsizliği ve anlatıcıların itibarsızlığı artık herkesin malumudur. O nedenle yeni bir davranış, yeni bir ifade biçimine ihtiyaç var. Söz ile fiilin örtüştüğü yeni bir söze ihtiyaç var.
Nitekim büyükler; “İnsan, dilinin altında gizlidir.” demişlerdir. Dolayısıyla, ince ruhlu ve zarif bir kişinin konuşması da nâzik ve edebli olur.

Dilin zarâfeti, işittiklerimizin kalitesine ve kalbi duyuşlarımızın güzelliğine bağlıdır.
Bu nedenle belki de korumamız gereken en önemli uzvumuz “dil” dir.

Bu vesileyle şu soru sorulmalı ;
Küfür , mizah ve zeka nasıl bir arada bulunabilir?
Elbette birçok örnek verilebilir. Mesela şu örneklere ne dersiniz?

Türk filozof Ahi Evran ile başlayalım.

“Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme. Büyüklerinden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkar ol. Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme. Eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken, affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol.”

Ahilik, aynı zamanda meslek örgüt olmasının yanında bir terbiye ocağıdır…
*

Mesela Osman Bölükbaşı taşı hep gediğine koyardı.
Siyasete Demokrat Parti’ye girerek atılmış matematikçiydi.
Sonra Demokrat Parti’den Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçmişti.
Çevresinde “hem konuşmaları, hem de laf atmalarıyla” ünlüydü.
Bir gün Meclis kürsüsünde konuşurken eski demokratlar laf atıyorlardı.
Bunlardan birinin soyadı Osman Bölükbaşı’na uygundu, konuşmasını kesti:
“Oynama balık, yutarım seni.”
Gürültülü bir oturumdan sonra İsmet Paşa sormuştu:
“Eee söyle bakalım Bölükbaşı, sen bize de muhaliftin, bu devir mi, yoksa bizimki mi?”
Bölükbaşı bu lafın altında kalır mı?
“Paşam, senin devrinde baklava, börek de yutulur cinsten değildi.”
**

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile’ye hasımlarından biri; “Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?” diye sormuş. Galile de adama cevap olarak; “Doğru, benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?” der.
*
Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif’i küçük düşürmek ister ve “Affedersiniz, siz veteriner misiniz?” diye bir soru yöneltir. Mehmet Akif hiç istifini bozmadan “Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?” şeklinde gence cevap verir.
*
Yavuz Sultan Selim Han, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz Sultan Selim ona “Sen sır saklamayı bilir misin?” diye sormuş. Vezir “Evet hünkarım, bilirim.” dediğinde, Yavuz Sultan Selim Han da ona; “İyi, ben de bilirim” diyerek vezirine güzel bir mesaj vermiş.
*
Meşhur bir filozofa; “Servet ayaklarınızın altında olduğu hâlde neden bu kadar fakirsiniz?’ diye sorulduğunda cevabı ibretliktir; ‘Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan…”
*
Cenap Şehabettin’e: “Şu edepsize neden bir tokat vurmadın?” dediklerinde, şu cevabı vermiş “Eldivenim yoktu, iğrendim.”
*
Bir gazeteci ile Mahatma Gandi arasındaki diyalog; “Efendim, Batı uygarlığını nasıl buluyorsunuz?”
Gandi “Olsa iyi olurdu…”
*
İngiliz devlet adamı Winston Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill’e kızgın kızgın şöyle seslenir; “Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım” Churchill,…

Anahtar Kelime:
YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN