Sağlıklı ve dengeli beslenmenin, kişiye hayat boyu bir getirisi oluyor. Diyetisyen Bahar Zaman, kronik hastalığı olan kişilerin medikal tedavi sürecini desteklemek, ihtiyacı olan besinleri eksik almamasını sağlamak ve hastanın yaşam kalitesini artırmak için mutlaka bir beslenme ve diyet uzmanı ile çalışılması gerektiğini belirtti.
Kalp damar hastalarının, çocukluk çağı itibarıyla sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmesi gerektiğini vurgulayan Zaman, kalp damar hastalıklarının beslenme tedavisinde toplam yağ miktarı azaltılması, yemeklerde hayvansal yağ tüketimi yerine bitkisel yağların tercih edilmesi gerektiğini ifadelerini kullandı.
Zaman, “Pişirme yöntemi olarak yağda kızartma yerine ızgara, fırında, haşlama ve sote şeklinde tercih edilmeli. Diyet içeriğinde meyveler, sebzeler, tam tahıl ürünleri, derisiz kanatlı hayvan eti, görünür yağlarından ayrılmış kırmızı et, balık ve az yağlı süt ürünleri tüketilmeli. Posadan zengin besinlerin kolesterolü düşürücü etkisinden kaynaklı haftada iki kez kuru baklagil tüketimi gerçekleştirilmeli” ifadelerini kullandı.
Zaman, sağlıklı beslenme kansere karşı koruyucu etki oluştururken, kanser tedavisi sırasında da beslenme büyük önem arz ettiğini kaydeden Zaman, kanser tedavilerinde öncelik olarak hastanın beslenme durumu saptanırken hastada görülen semptomlara, yan etkilere, ihtiyaçlarına göre tedavisiyle uyumlu beslenme programı hazırlandığını belirtti.
Kanser hastalarının aldıkları tedaviye göre beslenme planının farklılık gösterdiğinin altını çizen Zaman, kanser hastalarının beslenmelerinde dikkat etmesi gerekenler hakkında şunları kaydetti:
“Kanser hastalarında sık görülen kaşeksi durumunu önlemek veya iyileştirmek adına beslenmeyi destekleyici enteral solüsyonlar, sağlık profesyonelleri önerisi ile kullanılabilir. Eğer kemoterapi tedavisi alınıyorsa etkileşim gösterebileceğinden dolayı nar, kivi, greyfurt, böğürtlen ve bunları içeren gıda maddeleri tüketilmemeli. Bunun yanında kaliteli bir protein kaynağı olması sebebiyle her gün mutlaka tam pişmiş yumurta tüketilmeli. Gıda kaynaklı enfeksiyonlardan korunmak için açıkta satılan süt ürünleri yerine pastorize süt ürünleri tercih etmeli. Sakatatlar ve şarküteri ürünlerinden uzak durmalı. Et ürünleri ise iyi pişmiş olarak tüketilmeli. Alternatif tıp ürünlerinden ise kesinlikle kaçınılmalıdır.”
Bahar Zaman, diyabet hastalarında da beslenme programının hastanın vücut ağırlığına uygun enerji ve bu enerjinin karbonhidrat, yağ ve protein dengesi gözetilerek yapılması gerektiğini vurguladı.
Diyabet hastalarında öğün sayısı ve sıklığının kan şekerinin düzenlenmesi açısından etkili olduğunu ifade eden Zaman, şöyle devam etti:
“Karbonhidrat alımının kan şekeri üzerine büyük bir etkisi bulunur. Bu sebeple basit karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Beyaz ekmek tüketimi yerine esmer ekmek grubundan tam buğday, tam tahıl veya çavdar ekmekleri, pirinç pilavı yerine bulgur, karabuğday gibi tahıl ürünleri tercih etmek, glisemik yanıtı düşük olması, emilim ve sindirimi yavaş olmasından kaynaklı kan şekeri üzerine olumlu etkiler yaratacaktır. Protein insülin salınımını baskıladığından günlük kilogram başına 0,8-1 gram protein tüketimi önerilmektedir. Ayrıca antioksidan maddelerin insülin üzerine etkilerinden dolayı E ve C vitamini, çinko içeren besinlerin tüketimi önemlidir.”
Zaman, böbrek hastalıklarında birçok çeşit olduğunu ve tüm bu hastalıkların kendine özgü spesifik beslenme tedavileri olduğunu belirterek, “Ciddi böbrek hasarlarında sodyum, potasyum ve fosfor alımını kısıtlamak gerekebilir” ifadelerini kullandı.
Obezitenin beslenme tedavisinde uygulanan diyetin karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral açısından yeterli olmasının önemli olduğunu aktaran Zaman, “Hızlı kilo kayıpları yerine kalıcı kilo kayıplarının hedeflenilmesi gerekmektedir. Öğünlerde besin çeşitliliğine önem verilmeli, kompleks karbonhidratlar, meyve ve sebze tüketiminin artırılması diyetin posa içeriğini artırarak tokluk hissinin uzun sürmesini sağlıyor” açıklamasında bulundu.
(Nurten Ceylan)