KENT KONSEYLERİ TOPLANTISI
Bu hafta sonu Bursa’daydık. Bursa Kent Konseyi koordinasyonunda Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle yapılan II. Ulusal Kent Konseyleri Sempozyumu’nda, belediyelerin Kent Konseylerini her yönüyle tartıştık. Güzel bir organizasyondu.
Bursa Kent Konseyi ev sahipliğinde düzenlenen programda, birçok kentten gelen Kent Konseyleri temsilcileri görüşlerini bildirdi, akademisyenlere sorular yönelttiler. Akademisyenlerin seçiminde ise hayli seçici davranılmıştı; birçok salonda süren paralel oturum yerine, tek salonda herkesin izleyebileceği şekilde düzenlenmişti.
Dolayısıyla sadece 20 konuşmacı vardı. Bunlardan birini de üniversitem adına ben yaptım. ‘Yerel özerklik perspektifinden yerel meclis ve kent konseylerinin işlevselliğine bakış’ konulu bildirim ile kapanış oturumunda yer aldım.
ve kent konseyi temsilcilerinin iki gün boyunca kent konseyi süreci ile mevzuatta yapılması gerekenleri konuştuğu ‘2. Ulusal Kent Konseyleri Sempozyumu’ sona erdi.
Elbette bu 20 sunum önemliydi ancak diğer üniversitelerin ve akademisyenlerinin katılımını da poter bildiriler ile zenginleştiren organizasyon, dolu dolu bir program hazırlamıştı. Nitekim yine benim bölümümden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kocaoğlu da bir poster bildiri ile sempozyuma katıldı.
Kırşehir’in iki akademisyen ile katılması yetmemişti; Kent Konseyi Genel Sekreterimiz Fatih bey de yine programı başından sonuna izledi. Böylece 3 katılımcı ile sempozyuma hem en üst düzeyde katkı sunduk, hem de tüm görüşmelerle kentimizi temsil ettik.
Çağımız, demokrasinin “daha katılımcı” bir perspektifi nasıl kazanacağına ilişkin araştırmaların yoğunlaştığı bir dönemdir. Kent konseyleri de bu anlamda kentin sesi, kulağı, eli durumundadır. Konseylerin alt komisyonları ne kadar artar ve işlevsel çalışırsa, meclisleri ne kadar aktif olursa, kent bundan o kadar yarar sağlar.
Nitekim toplantıda, 50 üniversiteden 105 akademisyenin, 69 kent konseyinden temsilcinin ve gönüllü katılımcıların yer aldığı sempozyumda tanık olduğumuz çalışmalar memnuniyet verici idi. Birçok kent, bu platformun geliştirici ruhunu yakalamış ve kurumsallaşmasını sağlamış görünüyordu.
Yerel güçlerin bu şekilde işbirliği kurmasında, yasal dayanak ne denli önemli ise yerel yöneticilerin desteği de o denli güç kazandırıcı. Kendine güvenen ve kendi hemşehrisine inanan belediye başkanları, bu yönetim birimini son derece etkin ve işlevsel olarak kullanabiliyorlar.
Sempozyumun son gününde kent gezisi de yaptık. Bir engelimiz o günün Bursa’nın fethinin yıldönümü olması nedeniyle yapılan büyük yürüyüş nedeniyle ana yolların araç trafiğine kapatılmış olmasıydı. Öte yandan gerçek bir görsel şölen olan bu gösteriyi izlemek de ayrıca güzeldi.
Her yıl düzenlenen “Osmangazi’yi Anma ve Bursa’nın Fethi Şenlikleri” çeşitli etkinliklerle kutlanırken, kentin tüm çok kültürlü yapısını temsil eden sivil toplum örgütlerinin yerel giysili temsilcileri, yurt dışından gelen konuk grupların aynı rengarenk katılımları, atlı birlikler ve daha pek çok güzellik yürüyüş boyunca bize ve Bursalılara hoş duygular yaşattılar.
Hava koşullarına gelince, her yıl hemen hemen aynı aylarda genellikle Bursa’da olurum. Bundan önceki yıllarda da Bursa Mimarlar Odası’nın düzenlediği kongre ve sempozyumlara katılmıştım. Ama her seferinde “insafsız” olarak niteleyebileceğim yağmurlarına yakalanırım. 🙂 Bu sene de rutin bozulmadı ve iki gün boyunca yağmur, hatta gece otobüs yolculuğu sırasında da yoğun kar yağışı bana refakat etti. Neyse ki kenti gezeceğimiz son gün hava çok güzeldi, yine bir dolu güzel anı ile ayrıldık.
Bursalı dostlara teşekkürler, böylesine önemli bir konuya bir kez daha parmak bastıkları için. Biz de Kırşehir Kent Konseyi’mize her tür katkıyı vermek üzere, tüm hemşehrilerimizi davet ederek bu haftaki yazımızı sonlandıralım.