İlgisizlik Boşanmaya Sebep Oluyor

23 Mart 2022
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
156 defa okundu.
İlgisizlik Boşanmaya Sebep Oluyor

Uzman Psikolojik Danışman, Çift ve Aile Terapisti Habibe Arıöz, ilgisizlik, iletişim sorunları, sevgi-saygının azalması, maddi sorunlar ve aldatma gibi nedenlerin evliliği bitiren sebeplerden olduğunu söyledi.
Pandemi sürecinde boşanma oranlarının arttığını dile getiren aile danışmanı,Habibe Arıöz, evliliği bitiren sebepler konusunda açıklamalarda bulundu.
Arıöz Gazetemiz muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 salgını sürecinde evlenen çiftten ziyade boşanan çift sayısının çok daha fazla olduğunu söyledi.
Evlilik yapmak kadar yaşatmak ve devam ettirmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Arıöz, “Evliliklerin ilk beş yılı çok önemli çünkü evliliklerin devam edip etmeyeceğini gösteriyor. Bu konuda yapılan araştırmalar evlenen çiftler 1-5 yıl arasında en fazla boşanma kararı alıyor. 10 yıldan sonra boşanma oranı azalır.” dedi.
“Çiftlerin en büyük sorunu iletişim” Boşanmanın en büyük nedenlerinden birisinin ‘iletişim sorunları’ olduğunu kaydeden Arıöz, şöyle konuştu:
“Maddi durumu iyi olan çiftlerin boşanmalarındaki en büyük etken anlaşılmama, iletişimsizlik ya da ilgisizlik olurken ekonomik gelir düzeyi düşük olan çiftlerde ise duygusal-fiziksel şiddet, ekonomik nedenler ve kötü alışkanlıklar (keyif verici madde kullanımı, alkol vb.) gibi nedenler daha çok ön plana çıkıyor. Sevgi-saygının azalması en büyük problem. Bu durum aile danışmanına gelen çiftlerin en büyük sıkıntısı. Bu konuda yapılan çalışmalar da bu sorunları kanıtlar nitelikte. Bunun yanı sıra kültürel farklılıklar da boşanma sebeplerinden biri. Ekonomik sorunlar, kötü alışkanlıklar ve ilişkilerde başka birinin varlığı (aldatma) boşanmanın temel sebeplerinden.”
Boşanmanın en büyük sebebinin ‘ilgisizlik’ olduğunu söyleyen Arıöz, “Duygusal alanlarla ilgili boşanma sebepleri daha fazla geliyor.” dedi.
Arıöz, genç yaşta yapılan evliliklerin daha riskli olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Genç yaşta evlenen çiftlerin yaptığı en büyük hata karşı cinsi iyi tanımıyorlar. Karşı cinsi iyi tanımadan evleniyorlar. Aslında ‘duygu’ yüzünden evleniyorlar. Duygusal yetkinlik, psikolojik dayanıklılık, empati, duygusal zeka gibi yetkinlikler çok önemli. Evlilik birimini ayakta tutan olgu duygusal uyumdur.
Uyumun olması için de empati yapabilme, anlaşamadıkları konuda saygı duyabilme becerilerinin kişide olması gerekiyor. İşte bu konular doğru iletişim becerileri dediğimiz konular. Kişinin iletişim etkinliğinin yüksek olması gerekir. Farklı anlaştığınız insanla dahi iletişim kurabilme, konuşabilme, ilişkiyi yürütebilme temel olan bu. Beğendiğimiz kişinin yetkinliklerine bakmıyoruz. Duygumuzla karar veriyoruz. Bir süre sonra da ‘aşk’ dediğimiz duygu azalıyor. Sonra iletişim sorunları başlıyor.”
Yaş ilerledikçe kişinin hayata bakış açısının değiştiğini söyleyen Arıöz, bu konuyu şöyle değerlendirdi:
“Kimliği değişen insanın beklentileri, evlilikle ilgili düşünceleri de değişiyor. Uyumlanma çok daha yüksek olsa da kimlik değişimi olduğu zaman kişide evlilikte anlamsız hale gelebiliyor. 22 yaşındaki bir gencin karşı cinste aradığı duygu, düşünce çok farklı. Yaş ilerledikçe birey daha anlayışlı, yardımsever, ailesini kucaklayabilen farklı değerlere sahip birisini hayatında isteyebilir. Öncelikler değiştiği için evliliğin anlamı da kayboluyor. Bunun için erken yaş evlilikte riski artırıyor. 26 yaş ve üzeri evliliklerde daha nitelikli evlilikler yapıldığını görüyoruz. Çünkü birey kendini tanıyor. Evliliğin iyi olması için kişinin kendini daha bilir hale gelmesi lazım. Bunun yanı sıra öz saygı, öz benlik ve öz kontrol kavramlarının kişide oturması gerekiyor.
Öz kontrolü iyi olan bir birey evliliğini de iyi yönetir. Aslında evlilik ‘yönetmek‘ demektir. İlişkiyi yürütebilmektir. İki kişinin bir olmasıdır. Bu anlamda da kişinin yetkinliğine bakıyoruz. Kişi kendini ne kadar geliştirmiş bu çok önemli.”
Arıöz, çiftler arasında duygusal bağ yüksekse evliliğin kurtarılabileceğine işaret ederek, “Çiftin arasında duygusal bağ yüksekse evliliklerde aldatma dahi olsa evlilik devam edebiliyor. Duyguların yaraları tamir etme özelliği var. Duygusal bağın güçlü olduğu bir evlilikte yaralı ya da eksik sorunlar tamamlanabilir ama duygusal bağ kurulamamışsa ve güven ilişkisi zedelenmişse ekonomik sorunlar gibi küçük sorunlar yüzünden evlilik bitebilir. Aile arasındaki bozulmalara neden olabiliyor.” ifadesini kullandı.
Bireyin duygusal açıdan kendini tamamlama ihtiyacı içinde olduğunu aktaran Arıöz. “İnsan evlilikle eksik tarafını tamamlama eğilimindedir. İnsan kendinde tamamlayamadığı alanlarını tamamlayabileceği birine yönelir. Evlilik bir tamamlamadır. Farklılıklar da birliktelik oluşturur. Farklılıklarımız bize zenginlik oluşturabilir. Ama bunu güven, saygı kavramlarıyla yoğurmak çok mühim bir konu.” diye konuştu.
Evliliklerde kadın-erkeğin beklentilerinin çok farklı olabileceğine dikkati çeken Arıöz, şöyle devam etti:
“Erkek saygı duyulmak ister. Bu anlamda bugünkü boşanmaların sebeplerinden biri erkeğe saygı duyulamaması… Ekonomik anlamda erkek kendini yetersiz hissediyor. Bu durumda erkek özgüvenini kaybediyor. Erkek, yeterince takdir edilmediği için aileden kopuyor, soğuyor. Bu durum evliliğin çatırdamasına ve dolayısıyla boşanmaya kadar gidebiliyor. Erkek zihni ağırlıklı olarak takdir edilmek, saygı duyulmak bu alanlarla ilgileniyor. Kadın ise ilgi, sevgi ve değer kavramlarına önem veriyor. Kadın daha çok değerli (önemli) olduğunu hissetmek istiyor. Kadınların evliliklerde en büyük sorunu ‘yalnızlık’ yani evliliğin içerisinde kadın kendini yalnız hissediyor. Yalnızlaşma durumu var. Duygusal yalnızlık hissediyor. Bunun da nedeni yine iletişim sorunu. Erkekler sorun çıktığı zaman kadınları dinliyorlar, sorun olmadığı zaman dinlemiyorlar. Erkeklerin dinlemeye yatkınlıkları yok.”
Arıöz, son yıllarda evliliklerde sorunların yaşamasının en büyük nedenlerinden birisinin kadının evlilik içerisinde kendini ‘yalnız hissetme’ duygusu içinde olduğunu söyledi.
Arıöz, evlilik kurumunun ‘kutsal’ olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Evlilik bir kurumdur. Kurumun bir anlamı vardır. Kadın için evlilik kurumunun önemi kendini değerli ve özel hissetmesi ile ilgilidir. Bu olmadığında kişi küçük bir sebepten dolayı boşanma kararı alabilir. Bir evlilikte duygusal bağ, uyumlanma ve güven ilişkisi varsa diğer sorunlar her zaman çözülebilir. Bunun sağlanması için de kişinin kendine ve karşı tarafa saygı duyması gerekiyor. Bunun yanı sıra iyi bir evliliğin temeli duygusal zekâ yönetiminden geçiyor. Eşin kendi duygusunu fark etmesi ve bu duyguyu karşı tarafa aktarması gerekiyor.“
Günümüzde ikili ilişkilerin artık şekil değiştirdiğinin altını çizen Arıöz, “Günümüzde artık insanlar birliktelik yaşıyorlar. Aile kurumu altında değil de daha bireysel birliktelikler yaşıyorlar.” dedi.
Arıöz, kadının eğitim seviyesi arttıkça duyarlılığının daha çok arttığını dile getirerek, sözlerini tamamladı.(Nurten Ceylan)

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN