Kırşehir’de yaz spor okulları faaliyetleri kapsamında halk oyunları kursu düzenlendiği bildirildi.
Kırşehir’de halk oyunları kursu düzenlendiİl Gençlik ve Spor Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, yaz spor okullarının sağlıklı ortamda, alanında uzman antrenörler eşliğinde yapılan çalışmalarla devam ettiği belirtildi.
Açıklamada, çeşitli branşlarda organize edilen kursların çocukların fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal gelişimlerine katkı sağladığı vurgulanarak, şunlar kaydedildi: “Halk oyunları branşındaki çalışmalar, müdürlüğümüz antrenörleri eşliğinde devam ediyor. Antrenörler Seda İlanbey ve Fazıl Batı nezaretinde haftanın her günü iki grup halinde devam eden çalışmalar 15.00-17.00 saatleri arasında Kırşehir Spor Salonunda, 15.00-18.00 saatleri arasında Aşıkpaşa Spor Salonunda, 21.00-23.00 saatleri arasında ise Gençlik Merkezinde devam etmektedir.”
Açıklamada, gençlerin keyifli ve eğlenceli vakit geçirecekleri yaz spor okullarının, yaz mevsimi boyunca ücretsiz olarak devam edeceği belirtildi.
Yüzyıllardan beri halkın oynadığı geleneksel milli danslardır. Türk halk oyunları gerek hareket, gerek müzik, gerekse kıyafet olarak diğer ulusların halk oyunları arasında önemli yeri vardır. Türk Folklorunun önemli bileşenlerinden biridir. Köy ve kasabalarda oynanan yöresel oyunları ve yöresel kostümleri inceleyen bir bilim dalıdır. Ayrıca Türkiye’ye özgü ve yeni gelişmekte olan bir sanat dalıdır.
Türk Folklorunun temelini halk oyunları oluşturmaktadır. Bu yüzden de Folklor, Halk oyunları anlamında kullanılmaktadır. Fakat bu yanlış bir tanımlamadır. Folklor bütün halk kültürünü (yemek,efsane,türkü vb.) kapsayan bir terimdir. Halkoyunları ise sadece yöresel dans ve giyimi kapsayan bir bölümüdür. Türk Halk Oyunları çeşitlilik ve kapsam bakımından dünyada en dikkat çeken folklorik olgulardan birisidir. Şu kadar ki, Türk Halk Oyunları derlemeleri hala bitirilememiştir. Fakat çalışmalar devam etmektedir. Her köyün kendine has oyunları olması ve ekonomik şartlar bunu güçleştirmektedir.
Türkiye, halk oyunları açısından bir labolatuvar gibidir. Türkiye, köylerde tespit edilen 4000’in üzerinde oyun ile dünya üzerindeki en zengin oyun karakterine sahip ülke olarak tanımlanmaktadır. Çünkü bir kültür ve medeniyetler beşiği olan Türkiye’de, hemen hemen her yöresinde ayrı oyunlar, ayrı giysiler ve ayrı müziklere rastlanmaktadır. Bu da yurdun bu alandaki zenginliğinin bir göstergesidir.
Halk oyunları; diğer sanat dallarından farklı olarak, ait olduğu toplumun orijinal karakterlerini taşıyan, fertlerin müşterek duygu düşünce ve davranışlarını sergileyen, başkasına göre yalnızca güzel, ama kendi içinde ilgilenen kişinin dünyasını aydınlatma özelliğine sahip bir kültürel kimliktir.Halk Oyunları içinde barındırdığı melodi, ritim ve hareket yapısı ile bireyin bedensel ve ruhsal gelişiminde önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Birlikte oynamanın avantajı ile kişiye kaynaşmayı, beraber hareket etmeyi, paylaşmayı ve kendini ifade etmeyi öğreten Halk Oyunlarının bu özelliklerinden yola çıkarak, uygulanacak etkinliklerle ülkemiz insanının bireysel gelişiminin yanı sıra toplumsal gelişiminin de sağlanmasına katkıda bulunmaktır.
Başlıca halk oyunlarımız şunlardır:
Bar: Doğu Anadolu’ya mahsus, el ele tutuşularak, davul – zurna eşliğinde oynanan bir oyundur.
Halay: Sivas, Erzurum yöresine mahsus, bir çeşit ağır bar’dır. Kol kola tutunan bir küme tarafından oynanır.
Horon: Doğu Karadeniz’de oynanan, çok canlı ve hareketli bir oyundur.
Kaşık oyunu: Orta Anadolu’da çok görülür. Uzun bir çeşit kasık avuç içinde vurularak oynanır.
Zeybek: Genellikle Batı Anadolu’da oynanır. Danstan çok, bir gösteri sayılabilir. Duruş, yüzün ciddi ve mehabeti i ifadeleri çok önemlidir.
Bunlardan başka, Hora, Sirto, Longa gibi başka milletlerden bize geçen halk oyunlarımız da vardır.
Halk Oyunları Tarihçesi
Dans insanın varoluşu ile başlar. İlk zamanlar dansın amaçları inanç, eğitim ve eğlencedir. Tarihte ilk Türk uygarlarından Şamanların, Hunların ve Oğuzların günümüze uzanan belgelerinde yaptıkları törenlerde en önemli bölümü halk oyunlarının oluşturduğu bilinmektedir.
Türkler, Orta Asya’dan getirdikleri kültürlerini Frigya, İon, Bizans kültür birikimleri üzerine Selçuklu ve Osmanlı kültürlerini de ekleyerek geliştirdiler. Bunun sonucunda ortaya çıkan, paha biçilmez halk oyunlarımız nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir.
Türkler danslarda kılıç kalkan, hayvan postu, zil gibi araçlar kullanmaktaydı. Günümüz halk oyunlarında da eski dansların izine rastlanmaktadır.
Folklor (Halk bilimi) alanında çalışmalara ilk olarak İstanbul Belediye Konservatuarı 1926 yılında başlamıştır. 1929 yılında halk müziği ve halk oyunları derlemeleri yapılmış ve Türkiye’de ilk kez halk oyunlarının filmle tespiti gerçekleşmiştir.
1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatı ve himayesinde Birinci Uluslararası Halk Oyunları Festivali düzenlenmiştir. Beylerbeyi Sarayı’nda düzenlenen festivale Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan halk oyunları ekipleri de katılmıştır.
Ülkemizin ilk yurt dışı gösterileri 1949-1950 yıllarında Muzaffer Sarısözen yöneticiliğinde İtalya ve İspanya’da gerçekleştirilmiştir.
1966 yılında Milli Folklor Enstitüsü, 1975 yılında Kültür Bakanlığı Devlet Halk Dansları kurulmuştur. 1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, 1988 de Gaziantep Üniversitesi’nde, 1989’da Ege Üniversitesi’nde, 2001’de Sakarya Üniversitesi’nde Türk Müziği Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü kurulmuştur.
Halk oyunlarımızı seyrederken, yurdumuzun değişik yörelerinde yaşayan insanların örf, adet ve geleneklerini, karakterlerini, duygu ve düşüncelerini, inanışlarını ifade ettiğini, tabiat ve diğer canlılarla yaptıkları mücadeleyi anlatan özellikler taşıdığını görürüz. Her sanat dalında olduğu gibi halk oyunlarımız da insanı anlatır. Bu nedenle oyunlarımızın altında, kaynağı çok eskiye dayanan, bugün unutulmaya yüz tutmuş derin bir mananın gizlendiği hissedilir.
Karşılamalar: Çiftlerin karşılıklı olarak toplanmasıyla bir grup halinde de oynanmaktadır. Kız ve erkekten oluşan çiftlerin, karşılıklı iki sıra halinde dizilmesiyle bir grup oyunu biçiminde de sürdürülmektedir. Karşılamalar salma oyunlardır. Oyuncular birbirlerine tutunmazlar. Bazı karşılamalarda bütün oyuncuların ellerinde birer mendil bulunur. Genellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın Doğu ve Güneyinde görülen bir oyun türüdür.
Barlar: Toplu olarak ve genellikle düz dizi ya da yarım ay biçiminde, oyuncuların birbirlerine tutunarak oynadıkları disiplinli grup oyunlarına bar denir. Genellikle Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde icra edilen bir oyun türüdür.
Horonlar: Oyuncuların dizi biçiminde birbirine tutunarak oynadığı oyunlardır. Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar. Doğu Karadeniz kıyılarında kemençe veya davul eşliğinde icra edilir.
Araçlı Oyunlar: Kaşık oyunu, araçlı oyunlara güzel bir örnektir. Oyuncular ellerinde ritim aracı olarak tahta kaşıklar bulundururlar. Güney Anadolu’nun Akdeniz’e uzanan kesimleri genellikle kaşıklı oyunlar bölgesi olarak gösterilir
Yallılar: Kars yöresinde bir sıra oyunu adıdır. Düğünlerde el ele tutuşulur, kadınlar ve erkekler tarafından yürütülür. Yallı oyunu, tek çeşitten ibaret değildir. Kars yöresinde muhtelif yallılar vardır. Yallılar, doğuda Kafkas Azerbaycan’ını da içine alır.
Nanaylar: Çoğu zaman kızların ve erkeklerin beraber yallı(halay) tutukları zaman söylenirse de, nanay denince akla ilk gelen kızlar ve gelinlerdir. Yallıya çıkıldığı zaman el ele tutulur. Bir yallıda altıdan yirmiye kadar kız ve erkek bulunabilir.