Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü burun kanamaları hakkında açıklamalarda bulundu. İl Sağlık Müdürlüğü burun kanamalarının yaygın görülen bir şikayet olduğunu ifade etti. Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü’nce yapılan açıklamalarda şu ifadelere yer verdi: “Burun kanaması, toplumda yaygın olarak görülen bir şikâyettir. Tıpta epistaksis olarak da adlandırılan burun kanaması çoğu zaman kendi kendini sınırlayan bir özelliğe sahiptir. Bazen sık sık tekrarlayan bir yapıda olabilir. Nadiren yaşamı tehdit eden bir durum haline gelebilir. Fakat özellikle küçük çocukların ebeveynleri için önemli kaygılara neden olabilir. Burun kanaması en sık olarak burun mukozasındaki iyi kanlanan ince damarlar yaralandığında meydana gelir. Burun ön kısmında, birkaç kan damarının birleştiği bir nokta vardır. Burun kanamalarının %90’ı burada ortaya çıkar.
BURUN KANAMASI TÜRLERİ NELERDİR?
Epistaksis, kanamanın kaynaklandığı bölgeye göre ön kanamalar ve arka kanamalar olmak üzere 2 kategoriye ayrılabilir. Burun kanamalarının çoğunluğunu ön burun kanamaları oluşturur. Bu grup burun kanamaları genellikle nazal septumdaki damar ağlarının birleştiği Kiesselbach pleksus olarak isimlendirilen bir kan damarından kaynaklanır. Nazal septum burun boşluğunun ortasında bulunan ve onu ikiye ayıran duvara verilen addır. Ön burun kanamalarının, evde veya bir sağlık uygulayıcısı tarafından hastanede, kontrol edilmesi genellikle kolaydır.
Arka burun kanamaları, ön burun kanamalarından daha az yaygındır. Bu tür kanamalar yaşlı insanlarda daha sık görülme eğilimi gösterir. Kanama genellikle burun arka bölümündeki bir atar damardan kaynaklanır. Bu kanama türü daha karmaşıktır ve genellikle bir kulak burun boğaz uzmanı tarafından tedavi edilmeyi ve hastaneye yatırılmayı gerektirir.
Burun kanamalarının gerçek yaygınlığı bilinmemektedir, çünkü vakaların çoğu kendilerini sınırlandırır ve bu nedenle rapor edilmez. Fakat bazen dramatik ve korkutucu olabilir. Bu durumda acil tıbbi yardım ve acil serviste tedavi gereksinimi ortaya çıkabilir.
Tıbbi yardıma ihtiyaç duyulması genellikle kanamanın şiddetli olması ya da tekrarlayan özellik taşıması durumundan kaynaklanır. Tedavinin etkinliği; klinik tablo, tedavi eden doktorun deneyimi ve hastanede yan hizmetlerin bulunup bulunmamasına bağlı olarak değişiklik gösterir. Neyse ki, çoğu zaman ciddi değildir ve evde kolaylıkla kontrol altına alınabilir.
BURUN KANAMASI NEDENLERİ NELERDİR?
Burun kanaması nedenleri, yerel nedenler (travma, mukozal irritasyon, septal anormallik, inflamatuar hastalıklar, tümörler), sistemik nedenler (örneğin, kan diskrazileri, ateroskleroz, kalıtsal hemorajik telenjiektazi) ve idiyopatik nedenler (sebebi bulunamayan) olmak üzere 3 kategoride ele alınabilir
YEREL NEDENLER
Burun kanamasına yol açan en sık etken direk buruna travmadır. Travma sonucunda burun veya nazal septumun kırılıp kırılmadığına bakılmaksızın kanama meydana gelebilir.
Diğer önemli nedenler yüz travması, burunda yabancı cisim, burun veya sinüs enfeksiyonları ve kuru havanın uzun süre solunması şeklinde sıralanabilir. Çocuklar genellikle bölgesel tahriş veya üst solunum yolu enfeksiyonu kaynaklı burun kanaması ile hastaneye başvururlar. Küçük çocuklarda burun deliğine yer fıstığı, bezelye, inci veya düğme gibi bir yabancı cisim itme eğilimi vardır ve bu da burunda yaralanma ve kanamaya neden olabilir.
Alerjide kullanılan antihistaminik ya da kortikosteroid içeren burun spreyleri ve damlalar burunda mukozal tahrişe neden olabilir. Özellikle direkt olarak yanal duvarlar yerine burun deliklerini ayıran ortadaki nazal septuma uygulandığında hafif burun kanamalarına yol açabilir. Havadaki nem oranının düşük olması da burun mukozasında tahrişi kolaylaştırır. Burun septumunda eğrilik olması durumunda hava akımı bozulur. Bu da kuruluk, tahrişe ve kanamayla sonuçlanabilir.
SİSTEMİK NEDENLER
Burun kanaması olasılığı, alerjik rinit, kronik sinüzit, hipertansiyon, kanama ve pıhtılaşma bozuklukları, kanla ilişkili kanserler gibi hastalıkları bulunanlarda artmaktadır. Araştırmacılar ayrıca yaşlılık ve soğuk havayla ilişkili olarak artmış burun kanama riski olduğunu bildirmektedir.
Epistaksis hipertansif hastalarda, belki de uzun süredir devam etmekte olan hastalığa bağlı damar kırılganlığında artıştan dolayı daha yaygındır. Bununla birlikte hipertansiyon nadiren epistaksisin doğrudan bir nedenidir. Daha yaygın olarak, burun kanaması ve bunlarla ilişkili endişe kan basıncının akut bir yükselmesine neden olur.
BURUN KANAMASI TEDAVİSİ
Burnun az miktarda kanaması çok az müdahale gerektirir. Örneğin, soğuk algınlığı veya sinüs enfeksiyonu olan bir kişi şiddetli bir şekilde sümkürürse ve mendilde bir miktar kan görürse bu hafif bir kanama olduğunu gösterir. Bu durumda hasta şiddetli şekilde sümkürmekten, hapşırmaktan ve burnunu karıştırmaktan kaçınmalıdır. Bu genellikle kanamanın daha da kötüye gitmesini önlemek için yeterlidir.
Burun kanaması ortaya çıktığında öncelikle sakin olmak önemlidir. Kanama durumunda hasta dik olarak oturmalı ve başını hafifçe öne eğmelidir. Çünkü kişinin başını kaldırması kanamayı durdurmada herhangi bir etkiye sahip değildir. Bu yalnızca kan yutulmasına neden olacaktır ve kafadaki kan basıncının yükselmesine neden olacaktır. Ağızda bulunan kanı tükürülerek temizlenmelidir; çünkü kan yutmak kusmaya neden olabilir ve bu da kanamanın kontrol altına alınmasını güçleştirir.
Burun delikleri baş ve işaret parmağıyla sıkıştırılıp bölgeye yaklaşık 10 dakika boyunca bu şekilde doğrudan basınç uygulanmalıdır. Burun deliklerinin bu süreden önce serbest bırakılmamasına dikkat edilmelidir.
Kanama durduktan sonra, kanamanın tekrar başlamaması için, burnunuzda tahrişe neden olabilecek hapşırma, sümkürme gibi hareketlerden kaçınmanız yararlı olacaktır. Buz tatbiki burun kanamasında etkili değildir ve bu sebeple gereksiz bir uygulama olacaktır.
Kışın fazla havalandırılmayan camları sürekli kapalı bir evde nem oranı düşer. Boyle ortamlardaki gibi kuru havaya maruz kalma soruna katkıda bulunabilir. Bu nedenle havanın nemlenmesini sağlayan buhar makinası ya da kalorifere asılan nemlendirici aparatlar kanamanın tetiklenmesini engellemede faydalı olacaktır. Buruna uygulanan tuzlu su spreyleri veya diğer nemlendirici merhemler veya jeller de doku iyileşmesini destekler ve burun pasajını nemli tutar.
ÇOCUKLARDA BURUN KANAMASI TEDAVİSİ
Çocuklarda burun kanaması genellikle hem anne babanın hem de çocuğun kaygılanmasına neden olur. Bununla birlikte, çocuklarda gözlenen çoğu burun kanaması kendini sınırlayıcı özellikte ve zararsızdır. Yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda görülen çoğu burun kanaması burnun ön kısmından kaynaklanır ve çoğu durumda evde kontrol altına alınabilir.
Çocuklarda burun kanaması en sık olarak 2 ile 10 yaş arasında görülür. Ancak, bebeklerdeki epistaksis olağandışı bir durumdur ve bir sağlık uzmanı tarafından daha ileri bir değerlendirmeyi gerektirir. Çoğu çocukta burun kanaması kendiliğinden ortaya çıksa ve nadiren görülse de, bazı çocuklar daha sık tekrarlayan burun kanamaları yaşayabilirler.
Çocuklarda burun kanaması tedavisi, yetişkinlerdeki gibi yapılır ve genellikle benzer şekilde kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Bununla birlikte, altta yatan ciddi tıbbi durumlardan kaynaklanan burun kanamalarının tedavisi zordur ve mutlaka hastanede tedavi gerektirir.
HANGİ DURUMLARDA SAĞLIK KURULUŞUNA BAŞVURULMALI?
Aşağıdakilerden herhangi birisiyle karşılaşması durumunda bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir:
Tekrar tekrar burun kanaması atakları olması, idrar veya dışkı gibi burun dışındaki yerlerde ek kanamaların bulunması, vücutta kolay morarma, eğer kişide burun kanaması varsa ve kan sulandırıcı aspirin, warfarin veya kumadin gibi ilaçlardan birini kullanıyorsa, eğer karaciğer hastalığı, böbrek hastalığı veya hemofili gibi kan pıhtılaşmasını etkileyebilecek herhangi bir altta yatan hastalığı varsa, son zamanlarda kemoterapi görmüşse, burnu 10 ila 20 dakika kadar basınç uyguladıktan sonra kanama devam ediyorsa, kısa süre içinde birkaç kez tekrarlamışsa veya çok miktarda kan kaybı olmuşsa, baş dönmesi varsa, kişi kendini sarhoş gibi hissediyorsa ya da bilincinin kapanacağından endişeleniyorsa, hızlı bir kalp atışı veya nefes darlığı varsa, kanamayla birlikte kusma da varsa, eşlik eden 38,5 dercenin üzerinde ateş varsa, vücutta döküntüler varsa.” (İlknur ÖNCÜ)