Karaciğer vücutta kendi kendini yenileyebilen tek organdır. Karaciğerde ilerleyici ve geri dönüşümsüz bir hastalık olarak kendisini gösteren siroz ise bu organın fonksiyonlarını yerine getirememesine ve yetmezlik tablosuna yol açabilir. Vakit kaybedilmeden tedavi edilmesi çok önemlidir. Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü, siroz hakkında bilgi verdi. Sağlık Müdürlüğü’nce yapılan açıklamalarda şu ifadelere yer verildi: “Siroz karaciğerde görülen tehlikeli bir hastalıktır. Çeşitli nedenlere bağlı olarak karaciğerde hasar meydana gelebilir. Bunların devamlılığı sonucu da karaciğerde yapısal değişiklikler gelişir. Karaciğerin yapısı bozulur ve giderek artan bir nedbe dokusu gelişimi olur. Hastalık ilerledikçe, fonksiyonel karaciğer hücresi sayısı azalır. Karaciğer sertleşir. İçinden geçmesi gereken kana karşı direnç artar. Kan buradan akamayınca, kanın geldiği bölgelerde (bağırsaklar, dalak) damar içi basıncı artar ve kan kendine başka yollar bulmaya çalışır. Tüm bunlar sonucu karaciğer fonksiyonları giderek bozulur ve karaciğer yetersizliği bulguları ortaya çıkar.
KARACİĞER SİROZU BELİRTİLERİ NELERDİR?
Siroz uzun süreli ve ilerleyici karakterde bir hastalıktır. Erken dönemlerde bulgular çok hafif olabilir. Karaciğerdeki hasar arttıkça bulgular da ağırlaşır. Erken dönemde en sık görülen belirtiler; iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı, halsizlik ve çabuk yorulmadır. Daha ileri dönemlerde bu bulgular daha da ağırlaşmaktadır. Bu süreçte vücutta su birikimi, bacaklarda ödem, karında şişlik, kas erimesi, ciltte çabuk morarma, kanamaya eğilim, aşırı kaşıntı, sarılık ve geçici şuur değişiklikleri görülmektedir.
KARACİĞER SİROZU NEDEN OLUR?
Karaciğer bir anlamda vücudun fabrikasıdır. Alınan tüm gıdalar karaciğerde vücut için faydalı ve gerekli ürünlerin yapımında kullanılır. Bunlardan biri olan albüminin de görevlerinden birisi, sıvıların damar yatağı içinde tutulmasıdır. Karaciğer fonksiyonları bozulunca albümin sentezi (yapımı) da etkilenir. Albümin seviyesi azalınca sıvılar damar yatağında tutulamaz ve dokuların arasına sızar. Bu en erken bacaklarda şişme (ödem) şeklinde ortaya çıkar. Aynı mekanizma ile karın boşluğunda da sıvı birikir (assit). Karın şişer. Bu hastalarda en ufak çarpma ile deride morluklar oluşabilir veya kanamaya eğilim artar. Bunun nedeni, pıhtılaşma için gerekli maddelerin (pıhtılaşma faktörleri) karaciğerdeki hasar nedeni ile gerektiği kadar yapılamamasıdır. Yine karaciğerin işleyememesi sonucu bazı maddeler kanda birikir ve ciddi kaşıntılar ve şuur değişiklikleri (ensefalopati) meydana gelebilir. Bilerek ya da bilinçsizce gerçekleşen bazı davranışlar ve durumlar karaciğerde ciddi hasarlara neden olabilir. Bu davranışlar şöyle sıralanabilir:
Doktor önerisi olmadan ilaç kullanmak: Pek çok ilaç ve bitkisel ürün potansiyel olarak tahrip etkisine yol açabilir. Doktor önerisi olmaksızın reçetesiz ağrı kesici, antiromatizmal ilaçlar, antibiyotikler, bitkisel ürünlerle zenginleştirilmiş vitamin preparatlarının kullanımı toksik hepatit tablosu ve bazen karaciğer nakli gerektirebilecek ciddi karaciğer yetersizliği vakaları oluşturabilir. Aktarlarda satılan bitkisel ürünler, sanayide kullanılan bazı kimyasal maddelere maruz kalma karaciğer için ölümle dahi sonuçlanabilen toksik etkiler oluşturabilmektedir.
Obezite: Sağlıklı beslenme, yeterli fiziksel aktivite ve kilo kontrolü tüm vücudumuz için olduğu gibi karaciğer için de çok önemlidir. Düzenli öğünler halinde bir beslenme planı ile yağ, şeker ve karbonhidrat tüketiminin azaltılması, vitamin ve mineral açısından zengin olan sebze ve meyve tüketiminin arttırılması, katkılı hazır gıdaların en aza indirilmesi gereklidir. Yoğun alkol tüketimi akut veya kronik karaciğer hastalığı nedenidir.
Hepatit: Hepatit A, Hepatit B ve C virüsleri karaciğere yerleşerek enfeksiyona neden olur. Hepatit A virüsü hasta kişilerden dışkı yolu ile çevreye yayılarak, kirli su ve ellerle ağız yolu ile bulaşır. Korunmada tuvalet ve el temizliği çok önemlidir. Hepatit A iyileşme sağlandığında kronikleşmeyen bir enfeksiyon iken hepatit B ve hepatit C enfeksiyonlarında kronikleşme söz konusu olabilir. Kronik enfeksiyon sessiz ve yakınmasız bir durumdan karaciğer sirozu dediğimiz belirgin karaciğer hasarına kadar ulaşabilir. Bu da çevremizde sağlıklı görünen ama hepatit B veya C virüslerini kanlarında taşıyan ve bulaştırma potansiyeli olan bireyler olabileceği anlamına gelir.
KARACİĞER SİROZU TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Siroz, hasta tarafından geç dönemde teşhis edilen bir hastalıktır. Karında su toplaması, sarılık, ellerdeki kaslarda erime başlar. Hasta bu şekilde siroz olduğunu anlayabilir. Doktor tarafından teşhis çeşitli kan testleriyle konulabilmektedir. Hastanın alkol kullanıp kullanmadığı, viral hepatit geçirip geçirmediği sorgulanmalıdır. Bunun yanında fiziki muayene siroz tanısında önemlidir. Sirozda hastalarda karaciğer sertliği, büyümesi, karındaki sıvı birikimi elle teşhis edilebilir. Fiziki muayenede sarılık, ödem, morarma da dikkatleri çeker. Laboratuvar analizleri, ultrason ve diğer görüntüleme yönteme yöntemleri de tanı için kullanılmaktadır. Bu testlerle de siroz teşhisi konulmaktadır. Bazı hastalarda karaciğer biyopsisi de gerekebilir.
KARACİĞER SİROZU TEDAVİSİ NASIL OLUR?
Siroz geliştikten sonra, klasik tedaviler ile bunu geri çevirmek mümkün değildir. Süresi kestirilememekle birlikte durum karaciğer yetersizliği ile sonlanır. Hastalığın bu safhasında bilinen tek tedavi şekli karaciğer naklidir. Karaciğer nakli, vericinin hayatını tehlikeye atmayacak, alıcının da yaşamasına yetecek büyüklükte bir karaciğer parçası alınarak (canlı vericili karaciğer nakli) ya da önceden organ bağışı yapmış veya beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden alınan karaciğer (kadaverik nakil) ile yapılmaktadır. Canlı birinden karaciğer nakli yapılacaksa, hem alıcının hem de vericinin sağlığı ön planda tutularak karaciğer nakli ameliyatı öncesinde ayrıntılı tetkikler yapılmaktadır. Nakil için uygun olduğuna karar verildikten sonra ameliyat günü kararlaştırılmaktadır. Canlı verici ve alıcı, ayrı ameliyathanelerde aynı anda ameliyata girer ve bir tarafta hasta karaciğer çıkarılırken, diğer tarafta da sağlıklı karaciğerden bir parça alınarak operasyon gerçekleştirilmektedir. Karaciğer nakli ameliyatı süresi uzundur ve 8-18 saat arası sürebilmektedir. Bu nedenle deneyimli bir ekip tarafından gerçekleştirilmesi son derece önemlidir. Karaciğer nakli sonrası hastalar ayrı odalarda yoğun bakıma alınmaktadır. Verici hasta, ameliyat sonrası birkaç günlük tedaviden sonra taburcu edilebilmektedir. Nakil yapılan hasta ise hayati işlevlerini yerine getirene kadar yoğun bakımda tedavi edilmektedir. Organ nakli yapılan tüm hastalara genel tedavi dışında bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar verilmektedir (bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar ömür boyu kullanılmalıdır). Hasta yeni yaşam tarzına uyum sağladıktan sonra ise taburcu edilmektedir.
Doğumdan itibaren bazı anomalilere ve bazı kalıtsal hastalıklara bağlı olarak, birkaç aylıktan itibaren karaciğerde siroz gelişebilir. Bunun en sık nedenlerinden biri biliyer atrezi yani doğuştan safra yolları azlığı veya yokluğudur.
EN SIK SİROZ NEDENİ NEDİR?
Siroza neden olan olaylar çok çeşitlidir. En sık nedenler arasında hepatit B ve C ye bağlı kronik karaciğer hastalıkları, alkol kullanımı ve karaciğer yağlanması sayılabilir.
Hepatit A ve B virüslerinin aşıları vardır; ancak hepatit C için aşı mevcut değildir. Hepatit A’da siroz gelişmesi beklenmez. Özellikle aile bireylerinde hepatit B virüsü bulunan kişilerin test edilerek, bağışık olmayan kişilere hepatit B aşısı yapılması kesinlikle önerilmektedir. Bulaşma kan ve kan ürünleri ile temas veya cinsel yolla olur. Tek kullanımlık tıbbi malzemeler ve tıbbi cihazların gerekli şekilde dezenfeksiyonları tıbbi yolla hastalık bulaşma riskini önlemektedir. Ev ortamında enfeksiyon taşıyan kişilerle ortak tıraş bıçağı, tırnak makası gibi kanla temas eden aletlerin kullanımı veya pek çok kişiye kullanılan ve yeterli dezenfekte edilmemiş aletlerle yapılan manikür, pedikür ve cilt bakımı gibi işlemler enfeksiyonun yayılmasında etkili olmaya devam etmektedir. Bu hizmetlerin alındığı yerlerin titizlikle seçilmesi daha da iyisi kendi bakım malzemelerini götürerek gerekli işlemlerin yapılması en doğrusudur.
Giderek karaciğerdeki metabolizmanın bozulması ile safra yapımı da etkilenir. Tabloya sarılık eklenir. Kanda biriken maddelere bağlı (özellikle proteinli maddeler) beyin etkilenir. Uykuya eğilim, unutkanlık, konsantrasyon bozuklukları gelişir. Bu hastalar, et süt gibi proteinli maddeleri kısıtlamaz ise şuur kaybına kadar giden ağır tablolar gelişebilir. Kanın karaciğerden rahat geçememesi sonucu, buraya kan getiren damarlarda basınç artar (portal hipertansiyon). Dolayısıyla dalakta da basınç artar ve dalak büyür (splenomegali). Büyüyen dalak kanın şekilli elemanlarını fazlaca parçalar. Bunun sonucu: alyuvarların fazla yıkımı ile kansızlık (anemi), akyuvarların (lökosit) fazla yıkımı ile lökopeni, trombositlerin (pıhtılaşmada rol oynayan hücreler) fazla yıkımı ile trombopeni gelişir. Buna bağlı kanama bozuklukları ortaya çıkar. Kan, kalbe dönüp tekrar dolaşıma katılmak üzere yeni yollar bulur. Bunlardan, klinik olarak en önemli olanı, yemek borusu (özofagus) iç duvarında yer alan kılcal damarlardır. Bu damarlar, basınç altında aşırı genişler, şişer ve baloncuklar oluşturur. Biz buna varis oluşumu diyoruz. Bunların önemi, değişik mekanizmalar ile yırtılması ve yüksek basınçları nedeni ciddi, ölümcül olabilecek sindirim sistemi içine (yemek borusu ve mide) kanamalara neden olmalarıdır. Sirozlu hastalarda artan diğer bir risk ise karaciğerde kanser gelişimidir. Tek başına sirozun kanser yapıcı etkisi olduğu gibi, siroza neden olan hastalıkların direkt etkisi ile de karaciğerde kanser gelişebilir.
SİROZ ÖNLENEBİLİR Mİ?
Karaciğerde oluşan yapısal değişiklikleri geri çevirmek pek mümkün değildir. Ancak, çeşitli tedaviler ile sirozun ilerlemesini durdurmak veya geciktirmek mümkün olabilir. Esas olan siroz ile sonuçlanabilecek olayların (alkol kullanımı, hepatitler, kalıtsal bazı hastalıklar, obezite gibi) erken dönemde ortaya konulması ve bunlar ile mücadele edilmesidir. Örneğin, sirozun nedeni aşırı alkol kullanımı ise, alkolün kesilmesi ile olayın ilerlemesi durabilir. Hepatitlere karşı ilaçlar ile mücadele edilebilir.
BACAKLARDAKİ ŞİŞME (ÖDEM) VE KARINDAKİ SIVI (ASSİT) AZALTILABİLİR Mİ?
Bacaklardaki şişlik (ödem), karında sıvı toplanması (assit) ile doktorunuzun vereceği özel diyet ve bazı idrar söktürücüler (diüretik) yardımıyla mücadele edilebilir. Ancak bu ilaçlar mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Bunlara bağlı gelişebilecek bazı dengesizlikler hastalığın ağırlaşmasına neden olabilir. Yine karaciğerin fonksiyon kaybından dolayı kanda biriken maddelere bağlı gelişen şuur değişiklikleri için özel diyetler ve bağırsakları temizleyecek bazı ilaçların kullanılması gerekir.
Sindirim sistemine olan kanamaların (varis kanaması) tedavisi var mı?
Ciddi sindirim sistemi kanamaları (varis kanamaları) ağızdan yutturulan bir özel tüp ile (endoskop) uygulanabilecek özel teknikler ile durdurulabilir. Bu varislere özel ilaçlar enjekte ederek bunlar kurutulabilir (skleroterapi) veya üzerlerine lastik bantlar yerleştirilebilir (bant ligasyonu). Bunlara rağmen durmayan veya tekrarlayan kanamalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Özelliği olan bu ameliyatların mutlaka bu konularda deneyimli bir cerrah tarafından yapılması gerekir. Cerrahinin amacı, siroz nedeni ile karaciğerden kanın akamaması sonucu bu damarlarda yükselen basıncı açılacak yeni damar yolları ile (şant) düşürmektir. Böylece kanamalar durur veya tekrarı önlenmiş olur.
SİROZ HASTASI NASIL BESLENMELİ?
Siroz hastalarının enerji gereksinimi sağlıklı insanlardan %50 oranında daha fazladır. Sağlıklı bir erişkin günde 1500-2000 kalori alırken, sirozlu erişkinlerin 2300-3000 kalori alması gerekmektedir. Karaciğer hastasının günlük enerjinin yarısı karbonhidrat olarak adlandırılan basit ve bileşik şekerlerden, üçte biri yağlardan ve geri kalanı proteinlerden gelecek şeklide hesaplanmalıdır. Karında su toplanması, yaygın şişlikler ve kanda tuz miktarının azalması durumlarında su ve tuz kısıtlaması uygulanmalıdır. Bu hastaların düzenli idrar söktürücü kullanmaları ve poliklinik kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Tuz tüketiminde 1-2 gram aşılmamalıdır. Aşağıdaki besin listesi tüm karaciğer hastalıklarında olduğu gibi karaciğer sirozunda da önemlidir.
ENGİNAR: A ve B vitaminlerinden zengindir. İdrar sökücü ve antioksidan özelliği bulunan enginar karaciğer hastalığının ilerlemesini yavaşlatabilir.
Multivitamin desteği: Kronik karaciğer hastalarına antioksidan ve multivitamin preperatlarının verilebilmektedir.
BULGUR VE BAKLAGİLLER: Çay şekeri, çikolata, bal, reçel, asitli içecek gibi basit şekerli gıdalar az tüketilmelidir. Basit şekerler kan şekerinin hızlı yükselip düşmesine neden olur. Bunun yerine kan şekerinde ılımlı yükselmeye neden olan ve kan şekerinin uzun sürede istenen düzeyde kalmasını sağlayan bileşik şekerli gıdalar önerilir. Karaciğer hastalarında makarna, bulgur, sebzeler, baklagiller, sütlü tatlılar, bulgur pilavı gibi bileşik şeker içeren gıdalar önerilir.
HAZIR GIDALAR: Fastfood, hazır market ürünleri, sosis, sucuk, salam tüketimi kronik karaciğer hastalarının uzak durması gereken gıdalar arasındadır.
ET VE YUMURTA: Bir yumurta büyüklüğündeki et, bir yumurta ve 4 yemek kaşığı bakliyata eşdeğerdir. Beslenme de değişim bu oranlar göz önüne alınarak yapılmalıdır.
Süt ürünleri: Bir su bardağı süt, bir kase yoğurt, bir kibrit kutusu peynir ve 2/3 kibrit kutusu kaşar peyniri eşdeğerdir. Yoğurt tüketilen gün karşılık gelen süt veya peynir azaltılmalıdır.
TAHILLAR: İki dilim ekmek, 4 yemek kaşığı makarna, pirinç pilavı ve bulgur pilavına eşdeğerdir. Günlük denge bu oranlara göre ayarlanmalıdır.
Kronik karaciğer hastaları ve özellikle siroz hastalarında özel beslenme programı düzenlenmelidir. Sağlıklı bireylere göre bir buçuk misli enerji ve protein gereksinimleri olan karaciğer hastalarının gereksiz yere protein ve diyet kısıtlamasına yönelmesi beslenme yetersizliğine ve hastalığın ilerlemesine neden olabilmektedir.
KARACİĞER SİROZU BİTKİSEL TEDAVİ İLE ÇÖZÜLEBİLİR BİR SORUN MU?
Sirozun bitkisel bir tedavi yöntemi yoktur. Sirozun tek tedavisi karaciğer naklidir.
Alkole bağlı siroz yıllar içinde görülür. Siroz hastalığı için karaciğer hücrelerinin kalıcı hasarı gerekir. “Yağlı karaciğer” alkolik karaciğer hastalığında görülen en erken evredir. Eğer hasta bu evrede alkol almayı bırakırsa, karaciğer kendisini iyileştirir. Epidemiyolojik bir çalışmaya göre toplumda alkol kullanımında nüfus başına her 1 litre artış, alkol cinsine bağlı olmaksızın siroz sıklığını erkeklerde % 14, kadınlarda % 8 artırabilmektedir.
Tüm alkolikler de alkolik hepatit ve sonuçta siroz olur mu?
Hayır. Bazı alkolikler alkolizm tablosunun çoğu fiziksel ve psikolojik bulgularını gösterip ciddi etkilenseler de, ilerleyici karaciğer hasarı oluşmaz. Alkoliklerin % 10-25’inde zamanla alkolik siroz gelişir.
ALKOLİK HEPATİT HER ZAMAN SİROZ YAPAR MI?
Hayır. Genelde alkolik hepatitin yeterli miktarda karaciğer hasarı yaparak siroz oluşturması yıllar alır. Eğer alkolik hepatit erkenden tanınır ve tedavi edilirse, siroz önlenir.
SİROZ ALKOLİK HEPATİTTEN FARKLI MIDIR?
Evet. Hepatit, karaciğer dokusunun iltihabıdır. Sirozda, normal karaciğer hücreleri hasara uğrar ve skar dokusu ile yer değiştirir. Bu gelişim karaciğerin birçok yaşamsal önemli işlevlerini engeller.
NELER SİROZ YAPAR?
Sirozun birçok nedeni vardır. Uzun süre alkol alımı bunlardan birisidir. Kronik hepatitler ve karaciğer yağlanması diğer önemli sebeplerdir. Çocuklarda en sık görülen nedenler safra kanallarının hasarı ile oluşan biliyer atrezi ve neonatal hepatittir. Bu hastalıkları olan çocuklarda genelde karaciğer nakli yapılır. Karaciğer nakli gereken yetişkin hastaların bir kısmında primer biliyer kolanjit hastalığı vardır. Bu hastalığa neyin yol açtığını henüz bilmesek de, herhangi bir şekilde alkol tüketimi ile ilişkili değildir. Demir ve bakır metabolizması ile ilgili kalıtımsal bozuklular ve uzun süre toksinlere maruz kalma ile de siroz oluşabilir.
DEKOMPANSE KARACİĞER SİROZU NEDİR?
Eğer hastada karında su toplanması, bilinç kaybı, belirgin ödem ve sarılık varsa bu durum dekompanse siroz olarak adlandırılmaktadır.
KOMPANSE KARACİĞER SİROZU NEDİR?
Eğer hastada karında su toplanması, bilinç kaybı, belirgin ödem ve sarılık yoksa bu durum kompanse karaciğer sirozu olarak tanımlanmaktadır.
KARACİĞER SİROZU YAŞAM SÜRESİ NEDİR?
Hastadan hastaya değişiklik göstermekle birlikte, karaciğer sirozunun dünyadaki ölüm nedenleri arasında 10. sırada olduğu bilinmektedir.
SİROZ HASTALARI NELERE DİKKAT ETMELİDİR?
Bu konuda gastroenteroloji ve hepatoloji doktorları hastalara yardımcı olacaktır. Erken siroz evresinde her 1-3 ayda bir; ileri evredeki sirozda ise her 1-4 haftada bir değerlendirme yapılmalıdır. Düzenli olarak karaciğer fonksiyonları takip edilmelidir. Hastalığın derecesine, şiddetine, belirtilerine göre de takip süreleri doktor tarafından belirlenmektedir. Doktorun tüm önerilerine harfiyen uymak çok önemlidir. Sağlıklı beslenmek, aşırı fiziksel aktivitelerden kaçınmak da gerekir. Doktorun önerdiği şekilde egzersiz yapılmalıdır. Bunun yanında bir siroz hastası doktora danışmadan rastgele herhangi bir ilaç ya da bitkisel kür kullanmamalıdır.” (Ufuk Tufan DOĞAN)