Günler Aylar Gelir Geçer
Günler Aylar Gelir Geçer
Günler nasıl monoton geçiyor. Yat, kalk. Dağılanları topla, kahvaltı yap, tv.lere bak, sinirlen, kapat. Gidip bir gazete al. Onda da iç açıcı bir şey yok.Onda da bir şey bulamayınca bulmacasını çözmeye çalış. Çoğu kelimelerin anlamını bildiğin halde çoğunu hatırlamaya çalış. Boş, bomboş bir hayat. Hani bir şarkı vardı.” Yat caz, kalk caz ordayım.
Bu sıkıntıları çalışırken hiç hissetmiyordum.
Günler bana yetmiyordu. Kızıyordum neden günler 48 saat değil diye.
Akşam çocuklar okuldan gelince bir film açında izleyelim; dedim. Yabancı bir film açtılar. Adı Edi’miydi neydi. Film başlar başlamaz bir kadın nasıl ağlayıp parçalanıyor. Diğer kadın da ne olur kendine bir zarar verme. Diye yalvarıyor. Sonunda bir arabaya binip çok uzaklardaki bir kasabanın ıssız, karlı dağlarına gitti. Arabacı sordu. Daha önce böyle bir yerde kaldın mı? Bir deneyimin var mı? Diye sordu ama kadın cevap vermedi. Sadece insanları görmek istemiyorum dedi.
Karlı dağlar da manzara çok güzel. Çam ağaçlarında, dağın yamaçlarında ağaçlar, karlar. Ağaçların arasından akan tertemiz, pırıl pırıl akan dere. Doğa güzel. Orada kapısı ve penceresi düzgün olmayan yıkık, dökük bir ev var. O eve yerleşti. Getirdiği konserveleri yiyor ama hayat gittikçe zorlaşıyor. Hayaller görmeye başlıyor. 7/ 8 yaşlarında bir erkek çocuk ve kocasının hayalleri, her gün onları görüyor. Odun kırmayı bilemediği için. Getirdiği karton kutuları, kitapları yakıyor. Uyuyup kaldığı bir gün çok şiddetli bir karlı tipi oluyor ve kapısını açıyor. Kapıyı kapatmaya gidince tipi onu içeri doğru çarpıyor ve orada bayılıp kalıyor. Nerden geldikleri belli olmayan ve bir kadınla bir erkek gelip, kadına yardım etmeye çalışıyor. Gelen kadın bir hemşireymiş. Onu hastaneye götürmek istiyor ama kadın kabul etmiyor. Ama hemşire, sana bir bakanın olması lazım dedi. Hemşireyle gelen adam ben ona bakarım diyor. Evin kırıklarını açık yerlerini tamir etti. Odun kırıp, şömüneyi de yakıyor. Kadın iyileşince de avlanmayı, odun.kırmayı, şömüneyi yakmayı öğretti. Oturup konuşurlarken kadın kocası ve oğlunun sinemada kurşunlanarak öldürüldüğünü, bu yüzden insanlardan kaçtım buraya. Dedi. Adam da; ben de eskiden çok içerdim. Çok içtiğim bir gün karımla çocuğumu ezdim. Diye anlattı ve beni uzun bir süre göremeyeceksin deyip çekip gitti. Uzun süre gelmeyince kadın onu aramaya çıktı. Kardeşinin evinde gırtlak kanserinden yatıyor ve son günlerini yaşıyor. Kadının ziyaretinden hemen sonra ölüyor.
Bu filmi izledikten sonra her gün sokaklarda öldürülen insanların aileleri ne yapıyor. Çocuklara nasıl anlatılıyorlar. Anne ya da babalarının artık gelemeyeceğini. Düşünüyorum da bu durumlardan çok az pişman olan var.
Keşke izlemeseydim bu filmi. O annesiz, babasız, çocuklar, gencecik anneler ya da babalar nasıl anlatabilecek bu durumu.
Ülkemizin çok acil huzura ihtiyaçları var. Herkes aklını başına toplayıp bölüp parçalayan acı dillerine sahip olsunlar. En üst düzeydeki insana nasıl düzelecek bu ülke sorusuna, sular durulunca düzelecek . Sürekli karıştırılan sular durulur mu bilemiyorum.
Ağlayan çocuklar, anneler, babalar nasıl, neyle ikna edilebilir. Gencecik fidanlar, gencecik gelinler, kendilerini kaybedip ağlayarak gezerlerken, siz hangi suyun durulmasından bahsediyorsunuz.
Sonumuz hayır, sağlığımız yerinde ve yeni yılda tüm isteklerimiz yerine gelsin.
Sağlıkla, saygıyla ve sevgiyle kalın canım arkadaşlarım.