KANSERDEN KORUNMA

8 Nisan 2015
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
3019 defa okundu.
KANSERDEN KORUNMA

serap 5

Geçen hafta “Kanser Haftası” idi. Kırşehir Valiliği Halk Sağlığı İl Müdürlüğümüz de 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle Kırşehir halkını bilinçlendirmek amacıyla, bir basın bülteni yayımladı. Bu bültende, “Kanser”in bilinen ölümler sıralamasında, Kalp ve Damar Hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını vurguladı ve vatandaşları kanserden korunmaları için kanserle savaşa çağırdı.

 

Hafta içinde, bir büyük sanatçımızı da bu hastalıktan kaybettik. “Yolu sevgiden geçen” herkesle buluşmuş olan bu üretken sanatçı, uzun süredir kanser tedavisi gören Kayahan idi. Hepimizin anılarında yeri olan parçalarını anarak, ölümsüz olacağını fısıldadık içimizden yine.

 

Kanser artık tedavi edilebilir bir hastalık olsa da türüne ve teşhisin erken ya da geç olması durumuna göre tehlikesi de farklılaşıyor. Bazen modern tıbbın önlemleri yetmeyebiliyor. Çünkü bu hastalıkla savaş iradesi de çok önemli.

 

Fukuyama, giderek artan çokkültürlü bakış açısında, hayli geniş bir evrenin önümüzde açıldığını belirterek, “ölümcül kanser hastası olduğunu öğrendikte sonra teselliyi Budist, Hare Krişna, Katolik veya Yahudi olmakta arayan Woody Allen karakterini” örnek veriyor. (Fukuyama, Francıs (2009), Büyük Çözülme, Profil Yay., Çev: Hasan Kaya, İstanbul, s.33) Hastalığın bu umutsuz arayışlara yönelttiği insanlar, bazen yeniden ilk çağların felsefelerine de dönüşü deneyebiliyorlar.

 

Kanserle savaşta katedilen yol dikkate alındığında, sağlık sektöründeki değişimleri de izlemek mümkün oluyor. Örneğin Alatlı, feminist hareketi incelerken, kadının nasıl da kendi sorununu kendi çözmek zorunda kaldığını, bir feministin kanser hastası olan annesi üzerinden anlatıyor.

 

ABD’nin bu ilk feministlerinden olan Margaret Sanger, “Amerika’nın ilk doğum kontrol kliniğini kurar.” Sanger, “New Yorklu bir Katolik kadının kızı; verem olan annesini sonunda rahim ağzı kanserinden kaybediyor.” Kanserle bu şekilde tanışan Sanger, kadın olmanın güçlüklerinden en önemlisinin sağlık olduğunu böylece öğreniyor.

 

Öte yandan “Sanger de 18 kez doğurmuş, 11’ini yaşatabilmiş.” 18 yaşında doğum yapmaya başlasa ve 1.5 yıllık hamilelik ve diğer süreçlerle süre belirlense ortalama 27 yıllık çocuk serüveni 45 yıl boyunca sürmüş oluyor.

 

Ama o günün Hristiyan dünyasında, “doğum kontrol kliniği” kurmak o kadar da kolay olmamış. Bugünün dünyasında toplumların yüzlerce yıllık mücadeleleri ile edinilmiş kazanımlarına dudak bükerek, postmodern savrulma yaşamayı, “çağdaşlık” adına estetize etmeye çabalayan kadınlara bu nedenle fazlaca mesafeliyim. “Tarih bilmemek hep çocuk kalmaktır” ünlü bir deyişle. L

 

Çünkü Sanger, kendi deneyimleri ve annesini kaybetmesi karşısında harekete geçmek zorunda hissetti kendisini. “Doğum kontrol kliniği kurmasaydı da ne yapsaydı diye düşünüyorum. Hapisse hapis diye düşünmüş olmalı ki, girdi de. Doğum kontrolüne ilişkin verdiği bilgiler “müstehcen” sayılıyordu.” diyor Alatlı. (Alatlı, Alev (2009), Hollywood’u Kapattığım Gün, 2.Basım, Everest Yay., İstanbul, s. 215-220.)

 

Bugün her yeniliği isteyip, “doğum kontrolü” konusunda yine kafası karışmış olan tüm o kadınlara “mücadele” kavramını öğretmek ne zor. Neyse ki sağlık konusunda bilinç arttıkça, sorunları “ortaya çıkmadan önlemeye” dönük bir yaşam anlayışı gittikçe gelişiyor.

 

Halk Sağlığı İl Müdürlüğümüzün çağrısını dikkate almalı ve KETEM’e mutlaka uğramalıyız. Çünkü,

“40-69 yaşları arasındaki kadınlara meme kanseri, 30-65 yaşları arasındaki kadınlara rahim ağzı kanseri, 50-70 yaşları arasındaki kadın ve erkeklere bağırsak kanseri ve 50-70 yaşları arasındaki erkeklere prostat kanserine karşı tarama hizmetleri ücretsiz verilmekte olup; ulaşım sıkıntısı yaşayan vatandaşlarımızın kanser taramalarından faydalanmalarını sağlamak için evlere kadar araçlarla gidilerek KETEM’de taramaları yapılmakta” olduğu da bildiriliyor

Anahtar Kelime:
YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN