UYUŞTURUCU PAZARININ KÖKLERİ

8 Şubat 2015
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
2147 defa okundu.

Serap-5

 

Bu haftanın haberlerinden biri, ilimizde, uyuşturucu madde kullanımı ile hayatı değişen bir bağımlının yaşadıkları idi. Bağımlılık sürecinin ‘Sıkıntın gider bir şey olmaz, bağımlılık yapmaz’ diye başladığını anlatan eroin bağımlısı, satıcıların uyuşturucu batağına düşmüş kişileri ‘kurtulamazsınız artık’ diyerek kandırdıklarını ve ailesinden kopuş sürecini anlatıyordu.

 

Bugün dünyada uyuşturucu ağının gücünü, bu ticaretten edinilen gelirin büyüklüğünü bilmeyen yok. Kökeni de çok eskilere dayanıyor. Alatlı, 19. yüzyılın son çeyreğindeki afyon savaşlarını şöyle anlatıyor:

 

“1830 itibariyle dünyanın 1 numaralı ticaret ürünü afyon, 1839’da başlayan afyon savaşlarının da nedeni… “Anglo-Chinese wars, 1839’dan 1842’ye ve 1856’dan 1860’a kadar sürdü, bu dönem… İngilizlerin ülkesinde uyuşturucu yasağı uygulamaya çalışan Çin Hükümeti’nin gayretlerini sabote etmeleridir; Hindistan sömürgelerinden elde ettikleri binlerce ton afyonu Çin’e sokmak için yapmadıklarını bırakmıyorlardı. Tarihin bu en onursuz iki savaşını da kaybetti Çin. Halkının uyuşturulmasına razı olmak zorunda kaldı, yetmedi türlü kapitülasyonlar imzaladı.” (Alatlı, Alev (2009), Hollywood’u Kapattığım Gün, 2.Basım, Everest Yay., İstanbul, s.94)

 

Peki İngiltere bu savaşı yürütürken uyuşturucu satışında ortağı olarak yanında kim vardı dersiniz? Tabii ki Amerika. Alatlı şöyle afişe ediyor, o “özgürlükçü, bağımsızlıkçı büyük Amerika”nın büyük isimlerini: “İrlanda’nın da açlıktan kırıldığı yıllar bu yıllar; Majesteleri Victoria, afyon satmanın peşinde, amcaoğlu Russell ve ortakları da fırsattan istifade ceplerini doldurmanın. Ortaklar da ne ortaklar ama biri Başkan Franklin Delano Roosevelt’in dedesi Warren Delano Jr ki, Çin’deki işlerin fiilen başındaydı… Ötekisi 2004 başkan adayı (Bonesman) John Forbes Kerry’nin büyük dayısı John Murray Forbes. Dayıoğlu Robert Bennet Forbes, demiryolu inşaatından, “uluslararası barış ve güvenlik sorunlarıyla” iştigal eden New York’da mukim International Peace Instıtute’u kaynaklamaya varıncaya kadar gezegenimizdeki yaşamın hemen her alanında faaliyet gösteren koca bir aşiret.”  s.94

 

Özetle uyuşturucuyu yasaklama kararı üzerine savaş açabilen bu emperyal güçlerin, kendi ülkelerindeki uyuşturucuyla mücadele politikaları da fazlasıyla karmaşıktır. Bir yandan fakir ülkelerin tarım politikalarını bozar ve onları daha kolay ve iyi gelir elde edebilecekleri uyuşturucu madde tarımına yöneltir, sonra da bu üretimleri savaş gerekçesi sayarlar. Oysa aynı uyuşturucuların kendi ülkelerinde kimyasal olarak üretilip dağıtılması, diğer ülkelere daha da büyük zarar vermektedir.

 

Hikayenin Çin’den Kolombiya’ya geçişini ise Chomsky’ye anlattıralım. “IMF-Dünya Bankası programları ülkelerin sınırlarını (yoğun biçimde sübvanse edilen) zengin ülkelerin tarımsal ürün akışına açmalarını istiyorlar.  Bunun da bariz etkisi yerel üretimin altının oyulmasıdır. Ve köylülere “rasyonel” olmaları öğütlenir: İhraç pazarı için üretmeli ve en yüksek fiyatları hedeflemelidirler –ki bu “kokain, hint keneviri, afyon” üretimi diye tercüme edilebilir. Köylüler derslerini gerektiği gibi öğrendiklerinde, ödülleri roket saldırıları olur ve tarlaları kimyasal ve biyolojik savaşla tahrip edilir… ABD’nin beğenmediği bir ürünü tahrip etmek için başka ülkelerde operasyonlar gerçekleştirmeye ne hakkı var? Hükümetlerin bu “yardım”ı talep ettiği biçimindeki kinik yanıtı bir yana bırakabiliriz; eğer talep etmeselerdi, uzun süre hükümet olarak kalamazlardı. ABD’de üretilen öldürücü uyuşturucular yüzünden hayatını kaybeden Kolombiyalıların sayısı, kokainden ölen Kuzey Amerikalıların sayısını geçmektedir ve nüfuslara oranladığımızda aradaki fark çok daha büyüktür. ABD’de üretilen öldürücü uyuşturucular Doğu Asya’da milyonlarca kişinin ölümüne neden oluyor. Ciddi ticari yaptırımlar tehdidi altında, bu ülkeler yalnızca söz konusu ürünleri kabul etmeye değil, aynı zamanda bu ürünlerin reklamını yapmaya da zorlanıyorlar. Buna karşın Kolombiya kartellerinin, Joe Camel benzeri birinin kokainin mucizelerini göklere çıkarttığı devasa reklam kampanyalarını finanse etmelerine izin verilmiyor. Durum böyleyse, Çin’in Carolina’da askeri, kimyasal ve biyolojik savaş yürütmeye hakkı var mı? Yoksa neden yok?” (Chomsky, Noam (2002), Amerikan Müdahaleciliği, Çev. Taylan Doğan-Barış Zeren, 5.Baskı, Aram yay., İstanbul, s.98-99)

 

Bize düşen mi? Bu kompleks oyunda, kaçınma ve savunma pozisyonunu hiç yitirmemeye çabalamak!

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN