Hastanelerde “Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği” tabelaları söküldü…
Birçoğumuz gündelik hayatın akışı içerisinde, sık sık Yaz-Boz Tahtasına çevrilen uygulamaların maalesef farkında değiliz! Son yılların üzerinde en çok oynanan ve hepimizin yaşamında çok önemli bir yer tutan “SAĞLIK ”tır.
Sağlık yönetiminde, 2012 yılından bu yana aynı AK Parti hükümeti döneminde birbirini tezatlayan birçok değişiklikler yapıldı.
Gün oldu, sağlık hizmetlerini yerel politikacıların olası olumsuz etkisinden uzaklaştırmaya yönelik “merkezi sistem”e iten yaklaşımlar sergilendi. Gün oldu “yerel”leşmeye gidildi.
Aynı siyasi parti iktidarı altında, son 5-6 yılda “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında”ki hususlar öylesine değişimlere uğratıldı ki, resmen “kevgir”e çevrildi.
2012 yılından bu yana yapılan her köklü değişiklikte “Bakan kaydırmaları” göze çarptı.
Ve işte daha geçen hafta, gazete kulis haberlerinden yansıyan “Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın geçen hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a istifasını sunduğu, Erdoğan’ın ‘Şu an zamanı değil, zaten bir kabine revizyonu düşünüyoruz’ diyerek geri çevirdiği” iddiası…
Ve işte basına yansıyan kulis haberlerinin özeti:
“Ankara kulislerinde bir süredir, uzayan atamaların Sağlık Bakanı Ahmet Demircan ile AKP’nin il başkanlarını ve milletvekillerini karşı karşıya getirdiği konuşuluyordu. Kendi istedikleri isimlerin atanması için bakanlığın ve genel merkezin yolunu aşındıran il başkanları ile milletvekilleri, Sağlık Bakanı’nı Cumhurbaşkanı’na şikâyet etti. Kriz, Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın Cumhurbaşkanı’na istifasını sunmasına kadar vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifayı şimdilik geri çevirdiği konuşuluyor”
Tam da bu noktada Kırşehir’de yaşanan benzer sıkıntılar gündeme damga vuruyor. İlin aynı partiden seçilmişleri arasında bazen çatışan, bazen merkezi müdahalelere karşı birlik olunan ama kamuoyuna hiç yansımayan ve yansıtılmayan, oysa tüm şehri ilgilendiren bir nüfuz mücadelesi yaşanıyor ki bu kulis bilgilerini de yerel de biz sunacağız…
Ama gelin öncelikle 2011 yılından bu yana yaz- boz tahtasına çevrilen “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”ler seyrine kabaca bir göz atalım.
663 sayılı KHK ile Recep Akdağ’ın bakanlığı döneminde, AK Parti Hükümetince Sağlık Bakanlığı Teşkilat yapısını köklü biçimde değiştiren bir adım attı.
Daha önce illerde “Sağlık Müdürlüğü” vasıtasıyla yürütülen sağlık hizmetleri; Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği olarak üçe ayrıldı.
“1. Basamak Sağlık Hizmetleri” ( Sağlık Ocaklar Aile Hekimliği vs. ) “Halk Sağlığı”na
“2-3. Basamak Sağlık Hizmetleri” (Hastaneler ) oluşturulan, “Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği ”ne bırakıldı.
Sağlık Müdürlükleri ise sadece 112 Acil Sağlık Hizmetlerinden sorumlu tutuldu.
Bu değişimdeki temel amaç sağlık hizmetlerinde basamakların ayrılması ve özellikle hastanelerin daha profesyonel yönetilmesiydi. Bu sayede tüm “Kamu Hastaneleri”nde “tek yönetim altında” birleşirken tüm kaynakların daha etkin bir yönetim amaçlanmıştı.
“Hastanelerin, Başhekimlik tarafından ayrı ayrı yönetilmesi” yerine “Birlik” halinde yönetilmesi” sürecine böylece geçilmiş oldu. Bu sayede hastaneler arası tıbbi cihaz, doktor, yardımcı sağlık personeli “transferi ”ne imkân tanınırken, yerel hizmetin daha kaliteli ve donanımlı hale gelmesi amaçlandı.
Ne var ki illerde “Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği” adı bile özellikle taşralarda ve bizim gibi illerde yerel siyasetçiler ve hastane tedarikçileri tarafından büyük tepki gördü
Çünkü yerel siyasetin sağlık yapılanmasına müdahalesi ve ahbap-çavuş ilişkileri, “güçlü genel sekreterler” tarafından böylesi bir sistem ile adeta bay-pas edilmişti.
Geçmişte “her bir hastaneye farklı fiyatlarla mal ve hizmet satan”, çoğu zaman siyaset destekli tedarikçilerin düzenleri bozuldu ve tüm illerde o illerin seçilmiş siyasilerinin alışılmış müdahaleden mümkün olduğunca uzak tutan bu durum nedeni ile merkezi hükümet üzerine ağır baskılar gelmeye başlayınca, ilk hamle; dönemin Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ ve ekibine yapıldı.
Esasen Bakan Recep Akdağ; artık değiştirilmesi düşünülen sağlık politikalarının sonucu olarak kenara alınmıştı.
Sonrasında bilindiği gibi Mehmet Müezzinoğlu yeni sağlık bakanı olarak görevlendirildi. Bakan Müezzinoğlu dönemi bir anlamda değiştirilme yoluna gidilen yeni sağlık politikaları sürecinin oturtulması dönemiydi.
Bakan Müezzinoğlu’ndan sonra göreve tekrar getirilen Recep Akdağ bakanlık içerisinde bir güç haline gelen bürokrasi ile mücadele edemedi ve yerini Ahmet Demircan’a bıraktı. Yeni bakan Ahmet Demircan ile birlikte sağlık politikaları sil baştan 2012 öncesine döndü. “Kamu Hastaneleri Genel sekreterlikleri” ve “Halk sağlığı Müdürlükleri” bay-pas edilerek Sağlık Müdürlüğü’nün altında yeni bir yapı oluşturuldu.
Bu şu demekti; Sağlık Müdürlükleri illerde tek patron olması ve AK Partinin büyük vaatlerle açıkladığı ve propagandasını yaptığı 5 yıllık sağlık yapılanmasının yok edilmesiydi.
Haliyle bu eskiye göre yeni zıt durum sağlık teşkilatlanmasında ciddi bir “depresyon” yarattı. Oysa 2012 yılında sağlıkta neredeyse dünyada rol model olarak gösterilen bir sisteme harcanan tüm enerji ve mali kaynaklar yok edildi.
İşte şimdi Bakanlık dahil sağlıkta yaşanan ana sıkıntının seyri, bu birbirine zıt politikalar arası “gel -git” in ta kendisi olarak gösterilebilir.
“Piyasa Ekonomisi”nin dışında düşünülmesi gereken ve “Çağdaş Sosyal Devlet” mantığının öne çıkarılması gereken “sağlık’ta asıl tartışmalar bugünkü “Köprü- Otoban Yapımı” mantığıyla ele alındığına dair “ Şehir Hastaneleri”ne ilişkin devasa kaygılar bir başka boyut…
KIRŞEHİR’DE NELER OLUYOR…
2012 yılındaki değişiklikle birlikte Kırşehir Sağlık yapılanmasına ve bu yapılanma sürecinde yerel siyasetçilerin etkin olma kavgalarına bakılacak olursa aslında Türkiye sağlık Politikalarının belirlenme sürecinin aktörlerinin fotoğrafı daha bir gözler önüne serilir.
Daha Kamu Hastaneleri Genel sekreterliği ilk defa oluşturulduğunda hatırlanacağı gibi “Kırşehir Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği”ne Operatör Dr. Mehmet ÖNCEL getirilmişti. Yine hatırlanacağı gibi 2014 yılı sonunda 2013-2014 Sağlık Bakanlığının kendi değerlendirmelerinde “Kırşehir Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği”, “Türkiye Birincisi” olarak açıklandı
Ne var ki bu sistemden, güçlü bir “Genel Sekreterlik ”ten, ne “sağlık tedarikçileri” ne de ilin “seçilmiş siyasiler”i hiç de hoşnut değildi.
Nitekim hemen herkesin bildiği gibi “Genel Sekreter’le ilgili dönemin etkin yerel bir siyasetçisinin hükümet üzerindeki aktif lobi çalışmalarıyla görev süresi uzatılmadı ve Operatör Dr. Mehmet ÖNCEL, “Genel Sekreterlik” görevinden ayrıldı.
Mehmet Öncel’den boşalan “Genel Sekreterlik” görevine; Mehmet Öncel’in görev süresini uzattırmayan, aynı yerel siyasi dokunun referansıyla Opr. Dr. Alpaslan KUŞ getirildi.
“Yerel Siyaset” durumdan çok da “hoşnut” görülüyordu ki, olağanüstü bir gelişme yaşandı. … 15 Temmuz ‘Fettullah Gülen Terör Örgütü’nün hain darbe teşebbüsünden hemen sonra yapılan “Fetö Operasyonları” kapsamın da, yerel siyasi dokunun “referans” verdiği Alpaslan KUŞ bilinen iddialarla cezaevine alınmıştı. Bir başka gelişme yerel sağlık teşkilatı üzerinde etkili olduğu bilinen “Sağlık Sen” Şube Başkanı da benzer iddialara muhatap olmuştu.
Genel Sekreter Dr. Alpaslan Kuş’un hakkındaki iddialar nedeniyle görevden alınmasının sonucunda, Dr. Suat Türkoğlu “Genel Sekreter” olarak getirildi ancak Kırşehir sağlık teşkilatında taşlar yerine oturmadı.
Ve Nihayet yine 663 sayılı KHK yeniden düzenlemesi ile ve Genel Sekreterliklerin lağvedilmesi ile Dr. Suat Türkoğlu, “Sağlık Müdürlüğü ”ne resmen atandı.
Eski “Genel Sekreterlik” lağvedildiğinden, Şimdi “Sağlık Müdürlüğü” altında yer alan “Hastaneler “den , ve de “Birinci Basamak Sağlık Kuruluşları”ndan sorumlu olacak “iki Başkan’ın ve Başkan Yardımcılarının “kimler olacağı“ konusunda “AK Parti kulisleri” bir hayli hareketli!
Bugünlerde açıklanması beklenmekle birlikte, sağlıkta “eskiyi silen” yeni yapılanma da, Belediye Başkanının daha önce yaşanan “referanslar” nedeniyle direk müdahale etmekten uzak durduğu, Milletvekili Salih Çetinkaya’nın “ben bu işe karışmıyorum” diyerek kenara çekildiği ve inisiyatifi Milletvekili Mikail Arslan’ın aldığı kulis haberleri bir hayli ciddi görünüyor. Bu belirsizlik içerisinde, Sağlık Müdürü Dr. Suat Türkoğlu’nun inisiyatif kullanması yani sorumluluğunu yerine getirmesi ve liyakat esaslı görevlendirmeleri biran önce yapması bekleniyor.
“Parti İl Teşkilat Yapısı”ndan tutun da “yerel bürokrasi” içerisindeki “nüfuz” etkinliğinin merkezinin bu yönde el değiştirdiğine dair ciddi emareler her boyutta gözlemleniyor.
Yerel siyasetin etkinliği belki yadsınamaz ancak bugüne kadar ki uygulamalarda yaygın bir şekilde görüldüğü gibi “liyakat ve kamu hizmetlerine sadakat”in pabucucunun akıbetinden kaygılıyız.
Çok değerlerden kurumsallaşmadan ve bilimsel yaklaşımlardan bir hayli uzaklaştığımızı bilsek de enseyi karartmak istemiyoruz. Çünkü Kırşehir’de yaşıyoruz. İnsan yaşamında sağlığın ve buna bağlı olarak sağlık hizmetlerinin önemi hatırlatmaya gerek yok.
Kırşehir sağlık yapılanmasını ve yönetimini izlemeye devam edeceğiz.