Kırşehir Türkocağı Kırşehir Şube Başkanı Süleyman Doğan 70 yıl önce Ahıska Türkler’i büyük bir faciaya sürüklenmiştir dede ve sözlerine şöyle devam etti.
Türkiye coğrafyasının tabii bir uzantısı olarak Ardahan ilimizle komşu olan Ahıska, 70 sene evvel büyük bir faciaya sahne olmuştur.
Ahıska şehri ve çevresinde yaşayan Müslüman Türk nüfusu, 15 Kasım 1944 gecesi topyekûn vatanlarından çıkarılmış ve Orta Asya ülkelerine gönderilmiştir.
Sürgün edilen halkın milletlerarası hukuk ve insanlık vicdanını rahatsız edecek hiçbir suçu ve günahı yoktu.
Ahıskalılar, 40.000 gencini Alman cephesine göndermiş, kendi çoluk çocuğunun rızkından keserek de Sovyet ordusunun iaşesine katkıda bulunmuştur.
Böyle bir halka nasıl bir suç isnat edilebilirdi?
Fakat Sovyet diktatörü zalim Stalin, savaşın yönü belli olunca, Türkiye topraklarına göz dikmişti.
Kars, Ardahan ve Artvin’i de Sovyet Gürcistan’ına katmak istiyordu.
Yani Türkiye’den toprak koparmak emelindeydi.
Ahıska Türklerini, ordusunun önünde bir engel olarak görüyordu.
O halde bu halk sınırdan uzaklaştırılmalıydı. İşte 1944 faciasının sebebi budur.
Yani biz, Ahıskalılar bu faciayı, Türkiye uğruna yaşamışlardı!
Kafkasya kışında vuku bulan bu faciada binlerce insanımız hayvan vagonlarında açlık, hastalık ve soğuktan öldü.
Kabirleri bile olmayan, kurda kuşa yem olan aziz şehitlerimizi, bugün gözyaşı ve Fatihalarla anıyoruz.
Stalin’in ölümünden sonra, onun zamanında sürgün edilen Kuzey Kafkasya toplulukları vatanlarına dönmüş, fakat Ahıska Türkleri bugüne kadar değil vatana dönmek yeni sürgünler yaşamışlardır.
Bu sürgünün sorumlusu tabii ki Sovyetler Birliği rejimidir.
Her gün insan haklarından bahseden yerli ve yabancı siyaset ve medya mensuplarına sesleniyoruz: Eğer kendinize ve savunduğunuz değerlere saygınız varsa, Ahıska Türklerinin sesini de duymalısınız!
Bugün eski Sovyet coğrafyasının bin bir köşesine serpilmiş ve her yerde ikinci sınıf insan muamelesi gören bir halkın çocukları sesleniyor: Yeryüzünde 70 yıldan beri sürgünde yaşayan ve hiçbir suç ve ayıbı olmayan bu insanların sesine kulak verin. Mikrofonlarınızda, ekranlarınızda ve köşelerinizde, Ahıska Türklerinin ıstırabını da dile getirin.
Yüzyıllarca Türk milletinin sancağı altında refah içinde yaşarken her fırsatta istilâ ordularının yanında yer alan Ermeni çetelerinden özür dilememizi isteyenlere sesleniyoruz! Ahıska Türklerinden özür dilemesi gereken kimse yok mu? Vatandaşı olduğu devlete kılıç çekmeyen bu halkın, vatandan ebediyen sökülüp atılmasını hangi vicdan kabul eder?
Aziz devletimizden isteğimiz de şudur: Biz 1828 Osmanlı-Rus Harbi’nde yiğitçe savaşmış ve Edirne Antlaşması’yla savaş tazminatı olarak anayurttan ayrı düşmüş insanların torunlarıyız.
Bugünkü hâlimizin sonu yok olmaktır.
Yüz bin hemşehrimizin yaşamakta olduğu Rusya ve Ukrayna coğrafyasında meydana gelen olaylar, kamuoyumuzun malumudur.
Bu hengâmede Ahıska Türklerinin var olması imkânsızdır.
Bu yok oluşa seyirci kalamayız.
Ahıska meselesi, Ahıska derneklerine bırakılacak kadar basit bir mesele değildir.
Devletimiz ve hükûmetimiz bizzat bu meseleye el koyarak, halkımızın Gürcistan’daki yurduna dönebilmesi sağlanmalıdır.
Bugün Ahıska Türklerinin Türkiye’ye gelmemesi için bütün zor şartlar yürürlüktedir.
Ne ikamet almaları kolay ne de vatandaş olmaları! Hatta Ermeniler çalışabilirken Ahıskalının tam beş sene çalışma yasağı var! Temennimiz odur ki Türkiye’ye gelen hemşerilerimiz incitilmemeli; onların ikamet, iş ve vatandaşlık problemleri en pratik ve insanî yoldan halledilmelidir.
Suriyelilere açılan kucak Ahıska Türklerine kapanmamalıdır!