Yağ Yağmur Yağ
Gece boyunca çakan şimşek, gürleyen gök beni hiç uyutmadı. Kalkıp balkondan baktım. Şiddetli bir yağmur yağıyor. Çok mutlu oldum. Bu kez de sevinçten uyuyamadım.
Sabah kalktım. Eyvahlar olsun. Yine balkonum üst daireden akan yağmur suyuyla dolmuş. Teknik görevliyi telefondan aradım. Benim her yağmurda aramamdan o da bıkmıştı sanırım. Geldi sağolsun. Çünkü her yağmurda yukarı çıkıp araştırıyor. Bu kez akmaz Emine teyze diyor ama şimdiye kadar yağmur yoktu, sorunda yoktu. Şimdi başka bir bir çare arayacaklar neyse ki.
İzmir’e geçen pazar geldiğimden beri hava hep bahar gibiydi. Her gün meteorolojiye bakıyorum. Hiç yağmur yok. Bulut bile yok. Ya susuz kalırsak, ya deprem olursa diye huzursuz oluyorum. Yalnız ben değil duyduklarım da var.
Sabah 12’ye doğru biraz yürüyüş yapayım, Mavibahçe’ye doğru. Hava çok soğuk. Kapıdaki görevli çocuklar; Emine teyze çok soğuk diye uyarıyorlar beni. Ama mavişehir’i eskiden beri çok severim. Ecem’imle anılarım var. Rahmetli eşimle de anılarım var.
Ecem’i parka hep oraya götürüyordum. Bizim evin hemen yanında da park vardı ama buranın parkı çok güzeldi. Etrafı ağaçlarla çiçeklerle ve oyuncaklarla çok güzeldi. Ecem de ben de orayı çok seviyorduk. Villalar başka bir güzel, ağaçlar ve çiçekler de daha bir güzeldi. Hiç rastlamadım ama bahçivanları işini çok iyi yapıyor ve seviyordu. Bahçenin tanzimi çok güzel. Çiçekli bitkiler, limon ağaçları, villalardaki süslemeler harika.
Ecem bir gün “annanne eve gitmeyelim, şu güzel evlerden alalım” dedi. Tamam kızım alırız, dedim. Hadi Ecem evimize gidelim.”Hayır annanne hani evi alırız demiştin. Gitmeyelim” Ecemciğim paramızı alalım, bu evin sahibini bulalım evi alınca burada otururuz, dedim. Daha sonra oradan bir ev aldılar ama villa değil bir apartman dairesi.
Biz eşimle de yürüyüşe giderdik. Ege park’a gider alış veriş mağazalarını gezerdik. Evde tartıştığımız zamanda ben doğru Mavişehir’e giderdim. Oranın havası, insanın tüm sinirlerini yatıştırıyor. Kuş sesleri, ağaçlar, çiçekler, her şeyi unutturup rahatlatırıyor. Bu tertemiz villaların bahçeleri yılbaşlarında çok farklı süsler , ışıklarla süslenir. Villa sahipleri de balkonlarını süslerlerdi. O zaman cennetten bir köşe gibi gelirdi bana.
Bu gün yağan yağmurun altında ıslanarak gittim. O eski güzelliği kalmamıştı. Apartmanlar depremde yara almışlardı. Güçlendirmeler, bakımlar yapılacak. Ya yağmurdan, ya da güçlendirme yapılacak apartmanlar boşaltılmış. Sessiz ve ıssız kalmış Mavişehir.
Yıllar önce yine yağmurlu bir gün Egepark’a giderken değnekle yürüyen yaşlı bir teyzeye rastlamıştım. Kayseri’liymiş. Ayaküstü sohbet ettik. Siteniz çok güzel teyze, burda insanın hiç canı sıkılmaz dedim. Öyle değil kızım, yalnız olunca hiç bir şeyin tadı tuzu yok. Derken gözlerinden yaşlar boşaldı. Benim evim şu gri Apartmanın 19 numaralı dairesi. Ne olur ara, sıra gel, oturur konuşuruz demişti. Bir türlü kısmet olmadı.
Bütün bunları düşünerek ve yağmurda ıslanarak eve geldim.
Afet olmasın, yağmur olsun canım arkadaşlarım. Yağmur su, yağmur bereket, yağmur kirleri temizleyip, doğayı güzelleştiren en kıymetli hazine. Yağ Yağmur Yağ yoluma, tarlama, bahçeme, başıma. Mahsun ve susuz bırakma bizi.
Sağlıkla, saygıyla, sevgiyle kalın canım arkadaşlarım.