Geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşma ile Cumhuriyet’e ve Türkçe dili üzerinden Türklüğe adeta aşağılayarak saldıran AKP milletvekili ve eski grup başkan vekili (tartışmalar sonrası affını(!) isteyerek ayrıldı) Mahir Ünal’ın sözlerinin derin şifrelerini iyi okumak ve öyle mutad bir beyan deyip unutup bir kenara atmamak gerekmektedir. Mahir Ünal’ın sözleri siyasal İslamcı muhafazakâr kesimlerin her zaman ‘MAHİR’ce’ (ustaca) dile getirmekten çekinmediği Türklük, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığının iktidar mensubu birisi tarafından bir biçimde ağızdan kaçırılması gibi değerlendirilebileceği gibi takiye ile bugüne kadar gizlenen bir gerçeğin güç sarhoşluğu ile ifşa edilmesi olarak okunabilecek ciddi bir tehlike barındırmaktadır. Zira AKP iktidarının ilk dönemleri ile bilhassa çözüm/çözülüş sürecinde zirve yapan ama Cumhur İttifakının kurulması sonrası MHP faktörünün denetleyici ve caydırıcı etkisi ile arka plana itilen Türk düşmanlığı barındıran milliyetçiliği ayaklar altına alma, ülkücülere kafatasçı diye hakaret etme beyanları hatırlatan bu talihsiz itiraf, çözüm/çözülüş yılları yaralarının sancısını hala unutmamış milliyetçi ve ulusalcı kesimleri öfkelendirmiştir.
AKP iktidarında Atatürk’ hakaret ve aşağılama olayları sıkça yaşanmıştır. Cumhur İttifakını hassasiyet gösteren, AKP’nin her türlü yanlışlarına, rant ve yolsuzluk iddialarına, bir kısım AKP’li siyasi isimlerinin uyuşturucu ticaretinde geçmesine kadar nice karanlık iddialarda dahi susan MHP öyle anlar geliyor ki tepki vermekten çekinmiyor. Ayasofya’nın Camii olarak açılışında devletin diyanet işleri başkanının AKP genel başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın karşısında Atatürk’e lanet okuduğu şeklinde yorumlanan konuşması sonrasında MHP genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli tepki vermekten çekinmemişti. O günden beri AKP’ye karşı her türlü eleştiride AKP’nin savunma zırhı gibi kendini her fırsatta ortaya atan, Amasra maden faciasında dahi AKP’ye yapılan eleştirileri ateşlice savuşturma gayretine giren Sayın Bahçeli son yaşanan Mahir Ünal’ın Türkçeyi aşağılama beyanında sert bir tepki vermekten çekinmedi.
Mahir Ünal’ın beyanını ve gelen siyasi tepkileri bir hatırlayalım;
AKP eski Grup Başkanvekili Mahir Ünal, geçenlerde gençlik buluşması ve konferans etkinlikleri kapsamında Kahramanmaraş’ta düzenlenen 8. Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı’nda yenilir yutulur hiçbir yanı, kıvırıp inkâr edilecek hiçbir yanı olmayan, adeta Türklük ve Cumhuriyet düşmanlığı haykıran aynen şu sözleri sarf etmişti;
“Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hâsılı bütün düşünmemizi yok etmiştir”
Bu beyan sonrası Cumhur İttifakına çok önem verdiği için acaba yine susar mı endişelerini bertaraf ederek MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli tarafından nezakette barındıran ama verilmesi gereken mesajı gayet net veren hakikaten çok takdir edilecek bir tepki geldi;
“Cumhuriyetin Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz bir yanlışın pençesindedir. Ön yargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet’in anlaşılması ve anlatılması mümkün değildir. Bugünkü Türkçemizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde öz güven eksikliğidir”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise nezaket sınırlarında kalmaya hiç gerek görmediği bir ifade tarzıyla en içten bir şekilde Mahir Ünal’a “Yuh olsun, yazıklar olsun, Türkçede düşünemiyor musun? O senin, kapasite problemin” şeklinde sert bir tepki verdi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise Anadolu’nun Türkçe ile bağdaşık kültürel tarihine vurgu yaparak, aynı zamanda da AKP’nin şaibeli siyasal ilişkilerini de hatırlatarak sert bir tepki verdi;
“Halkın ne konuştuğunu dahi bilmiyorlar. Ya sen hiç Karacaoğlan’ı dinlemedin mi kardeşim. Bu insanlar tertemiz Türkçeyle ne yazdılarsa bugün biliyoruz ya. Sen Yunus’u bile bilmiyorsun….. Bu anlayış ne anlayışıdır biliyor musunuz? Bu anlayış SADAT kafasının anlayışıdır: ‘TC devletini kaldıracağız ASRİKA diye bir devlet kuracağız, başkenti İstanbul olacak, dili de Arapça olacak'”
Toplumun diğer kesimlerden, sivil toplum örgütlerinden v.s. gelen tüm tepkilerin hepsini yazmaya imkân yoktur ama analdık ki Mahir Ünal tartışmalı beyanları bu milletin sinir uçlarına dokunmuş ve belki de böylece hiç ummadığı kadar büyük bir tepki doğurmuştur. Çıkan tartışmalar, bilhassa Cumhur İttifakı Sayın Bahçeli’nin sert tepkisi sonrası Mahir Ünal her ne kadar yanlış anlaşıldım diye veryansınlar etse de, her ne kadar kıvırmaya çabalasa da AKP genel başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın toplumda ve MHP’de oluşan tepki havasını izole edebilmek için Mahir Ünal’ın istifasını istediği, bu nedenle Mahir Ünal’ın grup başkanlığı görevinden affını istediği ortaya çıkmıştır. Mahir Ünal, derin Cumhuriyet ve Türkçe düşmanlığı ifadeleri sonrası her ne kadar partisinin genel başkanı Sayın Erdoğan’dan affını isteyip, affının da kabulü ile grup başkanlığı görevinden ayrıldı ise de bu millet onun bu sözlerini asla AFFETMEYECEKTİR!
Burada Mahir Ünal’a bizler tek tek Türkçe dilinin ne kadar köklü ve eski bir dil olduğunu, yüzyıllardır Anadolu’da verilen nice Türkçe eserleri, Cumhuriyetin bu millete ve kültürümüze ne kadar çok kazanımlarda bulunduğunu, harf devrimi ile İslam’dan değil Emperyal Arap kültürünün tesirinden kurtularak kültürel ve tarihi kökenlerimize nasıl yeniden sahip olduğumuzu anlatacak değiliz. Bunu gayet etkili biçimde anlatan pek çok Türk dili konusunda donanımlı hocalarımız vardır. Bunu anlatmakla bitiremeyiz. Zaten buradaki temel ve irdelenip tartışılması gereken mesele Türkçe değil, bu konu üzerinden Mahir Ünal gibi kişilerin Cumhuriyete karşı olan düşmanlılarının siyasal çok yönlü boyutlarıdır. Bu millet Cumhuriyet, Türklük ve Atatürk düşmanlarını gayet iyi tanımakta, tüm takiyelerine rağmen onları gözlemlemektedir. Cumhuriyetin kazanımlarının değerlerini gayet iyi bilen Yüce Türk Milleti, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bizleri İslam kılıfı altında Arapların kültürel emperyalizminden kurtaran tüm emeği geçenleri şükranla anmaktadır.
Hele ki biz Kırşehirliler Türkçenin ne kadar kadim ve kültürel bir dil olduğunu en iyi bilenlerdeniz. Bu topraklarda Türk dili ve edebiyatının zirve isimleri yaşamıştır. Bu topraklarda Aşıkpaşalar, Yunu Emreler, Gülşehriler, Hacı Bektaşı Veliler, Ahi Evranlar gelip geçmişken hangi çılgın kalkıp bize Türkçeyi aşağılayabilir? Mahir Ünal ve onun gibi düşünen nice haddini bilmezi Türk diline hizmet etmiş nice âlimlerimizin hatıralarının önünde şiddetle kınıyor, lanetliyorum! Türk dili yabancı dil uzman ve âlimlerinin de tarih boyu ilgisini çekmiş, takdirini almıştır. Aşağıdaki örnekleri Türkçe düşmanlığında ‘mahir’ kişilerin dikkatle okumak gerekir;
Ünlü dil bilimcilerden Prof. Dr. Johan Vandewalle bir beyanında Türkçe hakkında şunları demiştir:
“En çok sevdiğim ve hayran olduğum dil Türkçedir. O zaman 22 dil biliyordum, şu an da 50 civarın da dil öğrendim ve benim cevabım hep aynı. Çok farklı sistemlere sahip diller öğrendikten sonra hala en çok hayran kaldığım dil, yapısı en mantıklı, matematiksel bulduğum dil Türkçedir”
Ünlü âlimlerden Max Müller “Science of the language” (Dilin Bilimi) adlı eserinde Türkçeyi şöyle tarif etmiştir;
“Türkçeyi söyleyip yazmak için en ufak bir istek beslememiş olsa dahi, bir Türkçe grameri okumak bile gerçek bir zevktir. Kiplerdeki hünerli tarz, bütün çekimlerde egemen olan kurallara uygunluk, yapımlarda baştanbaşa görülen saydamlık, dilde pırıldayan insan zekâsının harikalı kudretini duyanlar hayrete düşmekten geri kalmaz. Bu öyle bir gramerdir ki, bir billur içinde bal peteklerinin oluşunu nasıl seyredebilirsek, onda da düşüncenin iç oluşlarını öyle, seyredebiliriz… Türk dilinin gramer kuralları o kadar düzenli, o kadar kusursuzdur ki, bu dili dil bilginlerinden oluşmuş bir kurul, bir akademi tarafından bilinçle yapılmış bir dil sanmak olasıdır”
Osmanlı tarihi uzmanlarından Prof. David Cuthell ise Türkçe hakkında şu ifadeleri kullanmıştır;
“Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki, yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçeyi yaratmışlar sanki.. Bir kökten bir düzüne sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre anlam değişiyor. Türkçe öyle bir dildir ki, başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.”