Çok Şaşkınım
Günlerdir defterimin sayfalarına bir şeyler karalıyorum. Bu yazdıklarım birine dokunur da rahatsız mı olur acaba diye bırakıyorum yazmayı.”Görmedim, duymadım, bilmiyorum.” devri başladı ya.
Yazmadan duramadım. Yazacağım kimseyi rahatsız etmeden.
İlkokulda müzik dersimize giren bir öğretmenimiz vardı. Sanırım yaşamıyordur artık. Rahmetle anıyorum. Biz çok mu yaramazdık kimbilir. Çok kızar, çok bağırırdı bize. Ben çok korkardım. Hala da yüksek sesle bağıranlardan çok tedirgin olurum. Ama şu şarkısını hiç unutmadım. Bu sabah yine aklıma geldi. Şunu bir deneyeyim dedim. Bakalım siz de beğenecek misiniz?
ERKEN KALKARIM
Erken yatarım
Erken kalkarım
Bir yumurtayı sütle çırparım.
Kızarmış, ekmek
Biraz da peynir
Aman efendim
Ne güzel yenir”
Bu sabah denedim. Bayat ekmeklerle yaptım. Çok güzel oldu. İsterseniz siz de deneyebilirsiniz. Ülkenin bütün problemlerini çözmüş gibi oluyorsunuz. Zaten ülkenin hiç bir sorunu kalmadı ki!
Görmüyor, duymuyor bilmiyorsunuz! Nasıl olsun ülkenin sorununu görmek yok. Yasak hemşerim yasak.
Şaşırıyorum ülkenin haline. Ne pahalılık, ne zam, ne öldüren, ne de ölen kaldı. Her şey her şey güzel. Tüm insanlar pürneşe. Oh be rahat bir nefes aldık!
Ha şunu yazayım izninizle. Bir kitap okumuştum. Kominist rejimde birinin evine üç kişi , beş kişi veriyorlardı. Bu insanlar biribirlerini tanımıyorlardı. Şimdi bizde de var. İnsanların evlerine tanımadıkları insanları yazmışlar. Bu nasıl olur anlamadım gitti. Cahit Sıtkı Tarancı’nın şu şiiri gibi olsak ne olur.
Memleket İsterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun.
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim.
Ne zengin, fakir ne sen, ne ben farkı olsun.
Memleket isterim.
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun.
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Saygıyla ve rahmetle analım Cahit Sıtkı Tarancı’yı.
Ben de ülkemi böyle istiyorum. İstemiyorum böyle yaşamayı.
Hepinize saygı, sağlık, ve sevgiyle kalın canım arkadaşlarım.