Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entregratif Tıp Temalı Uluslararası Ahi Evran Tıp ve Sağlık Bilimleri Kongresinin Mottosu “İbn-i Sina’dan Ahi Evran’a Doğadan Gelen Şifa” Olarak Belirlendi. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak 17-19 Kasım 2022 tarihlerinde 2. Uluslararası Ahi Evran Tıp ve Sağlık Bilimleri Kongresi (Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entregratif Tıp Temalı) düzenlenecek olup kongrenin mottosu “İbn-i Sina’dan Ahi Evran’a Doğadan Gelen Şifa” olarak belirlendi. Bu kongrede geleneksel tıbbın yanı sıra İbn-i Sînâ’dan günümüze ulaşan tıp anlayışı ile Ahi Evran, Ahilik ve Tıp ilişkisi de tematik olarak konuşmacılar tarafından ele alınacaktır. Akademik çalışmalara önem veren ve bilimin ışığında yürümeyi hedef edinen üniversitemizde düzenlenecek kongrenin başvuruları ise devam ediyor.
Konuyla alakalı olarak Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Şu detayları açıkladı;
İbn-i Sînâ’yı anmak üzere 1983 yılından bu yana yeni nesillere anlatmak için her yıl Ağustos ayının üçüncü haftası “İbn-i Sînâ Haftası” olarak kutlanmaktadır. İslam coğrafyasında yetişen en ünlü hekimlerden birisi olan İbn-i Sînâ 980 yılında Buhara yakınlarında bulunan Afşana’da dünyaya gelmiştir. Devrinin hemen hemen tüm âlimlerinden tıp, felsefe, matematik, doğa bilimleri, astronomi gibi dersler almıştır. Zeki ve çalışkan olmasının yanında özgüveni ile kendisini gösteren İbn-i Sînâ, 16-17 yaşlarında döneminin hemen hemen tüm ilimlerini tahsil etmiş, ilim çevrelerinde kendisini kanıtlayarak dikkat çekmiştir.Sahip olduğu kişilik özellikleri nedeniyle yaşamı boyunca rahat bir hayat sürmemiş sürekli yeni şeyler öğrenmeye çalışmıştır. İlim aşkı manevi derinliği ile bir araya gelmiş ve tahsil ettiği ilim dallarında sayısız eserler kaleme almıştır. Bu sayede sadece Ortaçağ İslam coğrafyasında değil Avrupa bilim geleneği üzerine çok derin etkileri olmuştur.
Kânûn fît-Tıb Kitabı Yüzyıllar Boyunca Tıp Okullarında Temel Eser Olarak Okutulmuştur
İbn-i Sînâ’nın en büyük tıbbi eseri Kânûn fît-Tıb dır. Bu eser tıp alanında da Batı dünyasını çok etkilemiş olması nedeniyle “Tıbbın Mukaddes Kitabı” olarak nitelendirilmiştir. Antik Yunan döneminden yazıldığı döneme kadar dağınık olan neredeyse tüm tıbbi bilgiler bu kitapta yeniden sentezlenmiş, sistematik hale getirilmiş, şahsi gözlem ve deneyimlerle güncelleştirilmiş, Unani tıp anlayışına katkılar sunulmuştur. İbn-i Sînâ bu eser sayesinde artık Avrupalı hekimlerce tıp alanında bir otorite olarak kabul edilmiştir. Kânûn fît-Tıb kitabı, bilimsel güvenilirliği ve etkisi sayesinde yaklaşık 600-700 yıl boyunca tıp okullarında temel eser olarak okutulmuştur. Bu eser ayrıca farklı dillere de çevrilerek farklı bölgelerin hekimlerine ve tıp eğitimine de rehber olmuştur.
Kânûn fît-Tıb yaklaşık bir milyon kelimelik bir ansiklopedik tıp kitabı özelliğini göstermekte olup 5 kitaptan meydana gelmektedir: Birinci kitapta dört unsur, dört humor, mizaç teorisi, anatomi, fizyoloji gibi tıbbın genel prensipleri anlatılmıştır. İkinci kitapta 800’e yakın bitki, hayvan ve madenin tıbbi yönleri verilmiştir. Üçüncü kitapta baştan ayağa kadar, organlara bağlı hastalıklar anlatılmıştır. Dördüncü kitapta ateşli hastalıklar gibi bir organa özgü olmayan hastalıklar, cerrahi, ortopedik problemler, yaralar ve tedavileri üzerinde durulmuştur. Beşinci kitapta ise kitapta bahsedilen hastalıklarda kullanılan 800’den fazla ilaç formülü ve kullanımı verilmiştir.
İbn-i Sînâ, Avicenna (Bilginlerin Hükümdarı) Olarak Anılmıştır
Batı dünyasında Avicenna olarak bilinen İbn-i Sînâ, batı bilim dünyasını yazdığı eserlerle o kadar çok etkilemiştir ki Batı’nın önde belen bilim insanlarının övgüsünü kazanmıştır. Öyle ki Avrupa tıp dünyası için önemli bir yere sahip olan Hipokrat ve Galen’i gölgeleyen müstesna bir hekim olarak adından bahsettirmiştir. 15. yüzyılda Avrupa’da çizilmiş olan bir gravürde başına taç giymiş olarak ortada İbn-i Sînâ, sol tarafta Galen ve sağ tarafta Hipokrat yer almıştır. Bu gravür İbn-i Sînâ’nın tıp dünyasındaki etkisini gösteren bir eser olarak tarihe geçmiştir. 57 yıl süren yaşamı boyunca kişiliği, ilim aşkı ve ilmi derinliği dünya toplumunun her kesimine örnek olmuş olan İbn-i Sînâ, 1037 yılında Hamedan’da vefat etmiştir. Bıraktığı sayısız eserle yaşadığı dönem ve sonrasında dünya bilim tarihine adını altın harflerle kazımıştır.