Uzman Diyetisyen Bahar Zaman, diyet yapmanıza rağmen kilo vermekte güçlük çekmenizin 10 nedenini anlattı; gazetemize önemli açıklamalarda bulunan Zaman önerilerini ve uyarılarını şu şekilde açıkladı;ideal ve sağlıklı bir kilo verme programında haftalık ağırlık kaybının ortalama 1 – 1,5 kilo arasında olduğunu belirterek, “Ancak bazen diyet yapılmasına rağmen kilo kaybı bir türlü gerçekleşmiyor. Eğer insülin direnci, hipotiroidi ve Cushing sendromu gibi bazı hastalıklar yoksa, kilo vermekte güçlük yaşanması hatalı bazı alışkanlıklar ve yine hatalı beslenme tarzından kaynaklanabiliyor. Sağlıklı kilo kaybı ancak doğru bir beslenme programının yanı sıra doğru yapılan fiziksel aktivite ile gerçekleşebiliyor. Diyette var olan içeriklerin mümkün olduğunca dışına çıkılmaması, beslenme dengesini bozacak şekilde olan yönelimlerin önüne geçilmesi, duygusal veya strese bağlı yeme ataklarının gerekirse profesyonel bir destekle çözümlenmesi, uzun vadede kalıcı beslenme alışkanlığı kazanmak adına önemlidir” dediKilo vermekte güçlük çekmenizin nedeni, ‘diyet’ kelimesini yanlış anlıyor olmanızdan kaynaklanabiliyor. “Kendinizi aç bırakarak diyet yaptığınızı sanıyor olabilirsiniz. Tartıda zayıfladığınızı görmek için 24 saat aç kalmanız yeterli. Ancak bu gerçek bir kilo kaybı değildir” uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Bahar Zaman, sözlerine şöyle devam ediyor: “Çünkü bu yöntemle vücut su kaybına uğrar ve kaslar küçülür, fakat yağlar erimez. Bu aşamada organizma kendisi için gerekli olan enerjiyi yakalamak için kasları enerjiye dönüştürür. İşte bu nedenle gün boyunca yemek yemeyen kişi ‘Hiçbir şey yemiyorum, fakat yine de kilo veremiyorum’ diye düşünmeye başlar. Bu yanılgının önüne geçmek için sizin ihtiyacınıza göre hesaplanmış, yaşam tarzınıza uygun, sürdürebileceğiniz yeterli ve dengeli bir beslenme programı uygulamanız en doğru karar olacaktır”.
Tüm gün hareketsiz bir şekilde oturduğunuzda vücudunuz kaloriyi yakmakta zorlanır. Bu durumda muhtemelen yaktığınız kalori aldığınız kaloriden daha az olacaktır. Sağlıklı bir şekilde kilo vermek için vücudunuza uygun egzersiz ise olmazsa olmazlardandır. Egzersiz düzenli olarak yapıldığında ideal vücut ağırlığını koruma, dayanıklı olma ve esneklik sağlama gibi birçok konuda yararlı olabiliyor. Unutmayın, gün sonunda, kilonuzun yüzde 70’i diyetle, yüzde 30’u ise egzersizle azalıyor.Arkadaşlarınızla sohbet ederken tabağınızı bitirmeye mi çalışıyorsunuz? Veya elinizde tabağınız film mi izliyorsunuz? Özetle, yemek dışında başka her şeyle ilgileniyorsanız, kilo vermekte güçlük çekmenizin sorumlusu, ‘yemeklerinize odaklanmamak’ olabilir! Yavaşlamayı, dikkatinizi dağıtmadan yemek yemeyi, vücudunuzun ne zaman doyduğunu beyninize söyleyen doğal sinyalleri dinlerken her lokmanın tadını çıkarmayı içeren ‘sezgisel yeme’ tekniği, en sağlıklı kilo verme araçlarından biridir. Yapılan çok sayıda çalışma, sezgisel yemenin kilo kaybına katkı sağlayabileceğini ve tıkanırcasına yeme sıklığını azaltabileceğini ortaya koyuyor. Yemeğinizi ekran karşısında olmayan bir masada yavaş ve iyice çiğneyerek, renk, koku, tat ile dokuların farkına varmaya çalışarak tükettiğinizde, doyduğunuzu anladığınız an yemek yemeği bıraktığınızda ‘sezgisel yeme’ davranışının büyük çoğunluğunu gerçekleştiriyor ve kilonuzun azalmasına katkı sağlamış oluyorsunuz.Vücut susuz kaldığında veya diğer bir deyişle içilen su miktarı yeterli gelmediğinde sindirim enzimlerinin ve bağırsakların çalışma temposu yavaşlıyor. Yavaşlayan sindirim sistemi de kalori yakımının azalmasına, yağ yakımının yavaşlamasına ve bunların sonucunda kilo artışına veya kilo verememeye neden olabiliyor. Bilimsel kuruluşların genel kılavuz ilkelerine göre; sağlıklı bir yetişkinin kilo başına her gün yaklaşık 35 ml su içmesi gerekiyor. Örneğin, 50 kilogram ağırlığındaki bir kişinin günde en az 1,7 litre su içmesi büyük önem taşıyor.Çok uzun süre ‘diyet’ yapıyor olmak da kilo vermenizi önleyebiliyor. Aylardır kilo veriyorsanız belki de artık bir direnç noktasına ulaşmış olabilirsiniz. Bu durumda diyet yapmaya biraz ara vermeniz gerekiyor olabilir. Bu plato dönemlerinde günde birkaç yüz kalori artırmayı, daha fazla uyumayı, güçlenmek ve daha fazla kas kazanmak amacıyla ağırlık kaldırmayı deneyebilirsiniz. Ara verdiğiniz dönemde, tekrar kilo vermeye başlamadan önce vücut yağ seviyenizi 1-2 ay boyunca korumayı hedefleyin. Aşırı miktarda kalori alımını, dolayısıyla kilonuzu porsiyon ayarlamasıyla kontrol altında tutabilirsiniz. Dışarda sipariş verdiğiniz yemeklerin porsiyonları genelde sağlıklı önerilen miktardan fazla oluyor. Örneğin, bir restoranda sipariş ettiğiniz biftek (250 gram) üç porsiyon et içerebiliyor. Üstelik çoğu zaman patates kızartması ya da makarnayla servis ediliyor ki bu da alınan kaloriyi belirgin bir şekilde artırıyor. Porsiyonlarınızı kontrol altında tutmak için yemeğinizin hepsini bitirmeye uğraşmayın. Yemeğinizi, çatalınızı arada sırada bırakarak yavaş yavaş yemeye özen gösterin. Yemeğinizin yanında gelen patatesi ya da bunun gibi yüksek karbonhidratlı ve yağlı seçenekleri salata alternatifleriyle değiştirin.
Uyku düzensizliği nedeniyle iştahı, dolayısıyla besin alımını arttıran grelin hormonunun vücuttaki seviyesi yükselirken, tam tersi etkiye sahip olan leptin hormonu ise baskılanıyor. Bunların sonucunda da şişmanlama riski artıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Bahar Zaman, “Kilo verememenize neden olan uyku engelini ortadan kaldırmak için yumurta, balık, kavrulmamış ve tuzsuz kuruyemişler tüketin. Bu besinler, uykuya dalmanızı kolaylaştırıyor ve daha uzun süre uykuda kalmanıza yardımcı olduğu bilinen melatonin hormonunun en yüksek kaynaklarını oluşturuyor” bilgisini veriyor.
Araştırmalara göre; çok fazla fiziksel aktivite yapıldığında vücut kalori yakımını durdurarak tepki gösteriyor. Bu nedenle aşırı egzersiz yapan kişilerde kısa vadede kilo verilse de orta ve uzun vadede zayıflama söz konusu olmuyor. Zaman, dolayısıyla tek başına aşırı spor programının kilo vermede yeterli olmadığını ve sağlığı da olumsuz etkilediğini belirterek, “Kilo vermek için spor ile beraber mutlaka diyet yapılmalı. En etkili spor olması nedeniyle de kilo vermek için düzenli yürümeye özen gösterilmeli. Yürüyüş düşük sikletli ve uzun soluklu bir spor olması sayesinde vücutta strese sebep olmadan yağ yakımını hızlandırıyor. Günde en az 45 dakika yürüyerek hem kilo vermeyi hızlandırabilir hem de sağlıklı bir yaşama adım atmış olursunuz” diyor.
Gece geç saatlerde yemek, vücut ısınızı, kan şekerinizi ve insülin seviyelerinizi yükselterek yediklerinizin depolanmasına ve kilo verememenize yol açabiliyor. Bu nedenle yemeğinizi yatmadan en az 3 saat önce bitirmeye çalışın. Akşam yemeğinden sonra atıştırma konusunda dikkatli olun, zira televizyon seyrederken veya bilgisayar kullanırken fark etmeden fazla kalori alırsınız.Stres, adrenal bezler ile kana glikoz salınımı emrini veren ve beynin enerji için glikoz kullanımını artıran kortizol adı verilen başka bir hormon salgılıyor. Bahar Zaman, bu hormonların stres geçene kadar normal seviyesine dönmediğine dikkat çekerek, “Stres geçmezse, sinir sistemi sonunda iltihaplanmaya ve hücrelere zarar verebilecek fiziksel reaksiyonları tetiklemeye devam ediyor. Bu sorunları azaltmak ve yönetmek için kafein, rafine karbonhidrat ile şarküteri ürünlerinin tüketimini azaltırken, meditasyon ve egzersize de zaman ayırmalısınız.” diyor.Kilo vermenizi zorlaştıran bazı besinler Kilo vermek zorlu, disiplin gerektiren uzun bir süreçtir. Eskiden yapılan şok diyetlerle hızlıca kilo verip sonrasında aynı hızla verilen kilonun daha fazlası geri alınırdı. Şok diyetlerin çok da işe yaramadığı ortaya çıktı. Kilo vermek için sağlıklı yaşam, düzenli beslenme ve spor yapmak gerekiyor. Metabolizma hızı kişiye özgüdür ve genetik ve yaşam tarzıyla ilgili birçok bireysel faktöre bağlıdır. Genler, fiziksel durum, yaş ve diyet metabolizma hızına etki eder. Bazı gıdalar metabolizmayı güçlendirirken, bazıları ise onu yavaşlatır. İşte kilo vermeyi zorlaştıran besinler:Beyaz ekmek ve makarna tam tahıllardan çok daha lezzetli bir seçenek olsa da, beyaz unun daha fazla işlendiğini ve bu nedenle yapıldığı tahılların sahip olduğu tüm faydaları kaybettiğini bilmelisiniz.Beyaz un oluşum sürecinde buğday tanelerinin lif ve antioksidanlar gibi en iyi özelliklerini kaybetmiş ve inanılmaz derecede düşük besin kalitesine sahip işlenmiş buğdaydır. Beyaz un çok az lif içerir veya hiç içermez, bu da bağırsak sağlığı ve metabolizma için yararlı olmadığı anlamına gelir. Ayrıca sindirimi yavaşlatır.
Bazı meyve sularının bazı gazlı içeceklerden daha fazla şeker içerebileceğini biliyor muydunuz? Çoğu meyve suyu şeker, kimyasallar, gıda boyaları ve aromalarla doludur. Satın aldığınız herhangi bir meyve suyunun içeriğini gerçekten okuduğunuzdan emin olun. Mısır şurubu, dekstroz, fruktoz, meyve suyu konsantresi, maltodekstrin, ham şeker ve esmer şeker gibi bileşenlere dikkat edin. Bunun yerine suya gerçek limon suyu sıkın ve metabolizmanızı hızlandırın.Meyve ve sebzelerde kullanılan belirli ilaçların kilo alımına neden olabileceğini biliyor muydunuz? Araştırmalar, pestisitlerin metabolizmayı yavaşlatarak, kilo alımına neden olabileceğini gösteriyor. Meyve veya sebze satın aldığınızda, organik almaya çalışın. Ve her ürünü iyice yıkamayı unutmayın.Birçok gazlı içecek, yüksek fruktozlu mısır şurubu ile tatlandırılır. Bu, yüksek düzeyde şeker içeren bir tatlandırıcıdır. Fruktoz, glikoz gibi metabolize edilmediği ve doğrudan enerjiye dönüştürülmediği için bu tatlandırıcının çok fazla tüketilmesi metabolizmayı yavaşlatabilir. Vücudun onu dönüştürmesi daha uzun sürer. Ayrıca araştırmalar, yüksek fruktozlu mısır şurubu ile tatlandırılmış içecekler ve metabolik bozukluklar arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gösteriyor.
Omega 6 yağ asitleri chia tohumu, ceviz, somon ve benzerlerinde bulunan yağlardan elde edilebilen sağlıklı omega 3 yağ asitleri ile karıştırılmamalıdır. Omega 6 yağ asitleri obeziteyi tetikleyen besin maddelerinden biri olarak görülmektedir. Gıdalar eskiden dengeli omega 3 ve omega 6 yağ asitlerine sahipti, ancak günümüzde gıdaların aşırı işlenmesi, obeziteye neden olan çok daha yüksek miktarlarda omega 6 içermesine neden oluyor.
Kırmızı et, sindirim sisteminizde yaşayan iyi bakterilere zarar verebilecek, sindirim sorunlarına ve kilo alımına yol açabilecek maddelerle doludur. Çalışmalar, bağırsak florasına zarar veren kırmızı etin metabolizmayı da yavaşlatarak kilo alımını tetikleyebileceğini gösteriyor.(Nurten Ceylan)