Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, sansürün
kaldırılışının yıldönümü olan 24 Temmuz Basın Dayanışma Günü nedeniyle
yaptığı açıklamada, basının sansürle değil, özgürce yayın yapması halinde
topluma katkı sağlayacağını söyledi.
Türkiye genelinde 9 gazeteciler federasyonu, 86 gazeteciler cemiyeti ve
basın derneği ile bu derneklere üye yaklaşık 20 bin medya çalışanını tek
çatı altında toplayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun Genel
Başkanı Nuri Kolaylı, sansürün gerçek anlamda kalkmadığını ve basın
çalışanlarının görevlerini özgürce yapamadığına dikkat çekti.
Haziran ayında TBMM gündemine gelen ve Ekim ayında yeniden
görüşülmek üzere ertelenen, kamuoyunda “dezenformasyon yasası” olarak
bilinen yasal düzenlemenin basının geleceği açısından büyük önem
taşıdığını ifade eden TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, açıklamasında şu
görüşlere yer verdi:
“Türk basınında sansür, gazetecilerin 24 Temmuz 1908 tarihinde
gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu kalkmış, ancak süreç içerisinde
yapılan çeşitli yasal düzenleme ve baskılarla yeniden gündeme gelmiştir.
Basınımız 2022 yılının 24 Temmuz’una da, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi
birçok sorunla giriyor. Bu sorunların başında da, TBMM'de görüşülmesi
ertelenen 40 maddelik “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” gelmektedir.
Kanun Teklifi, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak dile getirdiğimiz
mesleki sorunların bir bölümüne çözüm getirecek içerikte olsa da, birçok
maddede düzenleme yapılması gerekmektedir.
Kanun değişikliğinin gerekçesi olan “dezenformasyon”; dünyanın ortak,
önemli ve acil çözüm bekleyen sorunlarından biridir. Dezenformasyon
sadece iktidarların değil, iktidarı ve muhalefetiyle tüm ülkemizin sorunudur
ve mutlaka mücadele edilmelidir. Bu soruna yasal düzenleme ile çözüm
aranmasını destekliyoruz. Ancak bu düzenleme, basın özgürlüğünü
engelleyici yönde olmamalıdır.
Kanuna ilişkin karar verici konumdaki tüm taraflara, basının sansürlenerek
değil, özgürleşerek topluma ve demokrasiye katkı sağlayabileceğini
hatırlatmak istiyoruz.
Sektörümüzde yaşadığımız en öncelikli sorunumuz, diğer sorunların da
kaynağı olan “Gazetecilik Meslek Yasası” olmamasıdır. Medya, gerçek
anlamda işlevini yerine getirebilmesi için, gazetecilik mesleğini ve bu
mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na
acilen ihtiyaç duymaktadır.
Ülkemizde gazetecilik meslek yasası olmadığı için dileyen herkes, eğitimine
ve bilgi birikimine bakılmaksızın “gazeteciyim” diyerek mesleğe
başlayabilmektedir. Oysa gazetecilik/habercilik, özel eğitim gerektiren bir
meslektir. Gazetecilik yapmak isteyen bir kimse, eğitim seviyesi ne olursa
olsun işe girebilmektedir.
Bu durum, basın mesleğini her türlü istismara açık hale getirmektedir ve
habercilik, tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılmaktadır. Daha da kötüsü bu
tür kişileri basın mesleğinden uzaklaştıracak herhangi bir yasal düzenleme
de bulunmamaktadır.
Bu çarpık durumu ortadan kaldırmak için, gazetecilik mesleğini kimlerin
yapabileceğini düzenleyen “Gazetecilik Meslek Yasası" acilen çıkarılmalıdır.
Sansür ise, meslektaşlarımızı kıskacına alan önemli bir
sorunumuzdur. Çeşitli medya kurumlarında yaşanan uygulamalara
bakıldığında, sansürün kalkmadığını, etkisini arttırarak devam ettiğini
görmekteyiz. Sansür günümüzde ‘haber yasaklama’ yoluyla yapılmasa da,
gerçeği çarpıtma, gizleme veya çeşitli tehdit ve yaptırımlarla devam
etmektedir.
İfade ve basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır ve Türkiye’de
demokratik yaşamın temel sorunu ne yazık ki basın ve ifade özgürlüğünün
gerçek anlamda olmamasıdır. Halkın haber alma hürriyetinin işlerliği için,
basın ve ifade özgürlüğü temel gerekliliktir.
Halkın gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkının aracı olan basın
özgürlüğünün önündeki engeller kalkmadıkça, 24 Temmuzlar bizler için
bayram olmayacaktır. Bu nedenle bu yıl da 24 Temmuz’u Basın Bayramı
olarak değil, dayanışma günü olarak görüyor, bu anlamda kutluyoruz.”