Her geçen gün daha da popüler olan ve sık sık araştırılan hindistan cevizi faydaları gündemden düşmese de aslında ülkemizde bolca yetişen cevizin, hindistan cevizinin faydalarını aratmayacak kadar çok yararı bulunmaktadır diyen Kırşehir Uzun çarşı Esnaflarından Aktar Özgen Öz konu hakkında açıklamalarda bulundu.Öz açıklamasında şunları kaydetti;
Ceviz sağlıklı yağlar, lifler, vitaminler ve mineraller içerir. Cevizler, diğer yaygın sert kabuklu kuru yemişlerden, daha yüksek oranda antioksidan aktivitesine sahiptir. İç cevizin etrafını saran zarda, E vitamini, melatonin ve polifenol adı verilen bileşikler antioksidan özelliği sağlar.
Kısıtlı sayıda sağlıklı birey üzerinde yapılan bir çalışma, yemek sırasında ceviz tüketmenin, kötü kolesterol olarak adlandırılan LDL’nin yemekten sonra oluşturduğu oksidatif hasarını önlediğini göstermiştir. Oksitlenmiş LDL denen kötü kolesterol, atardamarlarda birikmeye eğilimlidir ve ateroskleroza neden olur.
Ceviz, omega-3 yağı açısından da diğer kabuklu kuru yemişlerden önemli ölçüde daha yüksek değere sahiptir ve 1 porsiyon (yaklaşık 28 gram) başına 2,5 gram omega-3 sağlar. Ceviz de dahil olmak üzere bitkilerden elde edilen omega-3 yağlarına, alfa-linolenik asit (ALA) denir. Bu, vücudun kendisinin üretemediği, dışarıdan alınması gereken bir yağdır. Tavsiye edilen günlük ALA miktarı; erkekler için 1,6 g; kadınlar için 1,1 gramdır. Tek bir ceviz porsiyonu ile günlük alınması gereken miktar karşılanabilir. Gözlemsel çalışmalar, günde yenilen her gram ALA’nın kalp hastalığından ölme riskini %10 azalttığını göstermiştir.
Cevizin bir diğer özelliği ise enflamasyonu azaltmasıdır. Ceviz, içerdiği polifenoller ile oksidatif strese ve enflamasyona karşı savaşır. Cevizdeki ALA omega-3 yağ, magnezyum ve amino asit arginin de enflamasyonu azaltabilir. Alzheimer, diyabet ve daha birçok kronik hastalığın mekanizmalarında enflamasyon belirteçlerinin rol oynadığı düşünüldüğünde cevizin bu hastalıklar üzerindeki önleyici etkisi anlaşılabilir.
Ceviz bağırsak sağlığı açısından da çok yararlıdır. 194 sağlıklı yetişkin üzerinde yapılan bir çalışmada, sekiz hafta boyunca her gün 43 gram ceviz yenildiğinde, ceviz yenilmeyen döneme kıyasla yararlı bakterilerde artış gözlenmiştir.
Klinik olmayan hücre kültürü ya da hayvan deneyleri ve insan gözlemsel çalışmaları, ceviz yemenin meme, prostat ve kolorektal kanserler de dahil olmak üzere bazı kanserlere tutulma riskini azaltabileceğini düşündürmektedir.
Ceviz, polifenol ellagitanninler açısından zengindir. Bağırsakta bulunan bazı yararlı bakteriler, bu maddeleri ürolitinler denen bileşiklere dönüştürebilir. Ürolitinler bağırsaklarınızda kolorektal kansere karşı korunmaya yardımcı olmasının bir yolu olabilecek antienflamatuar özelliklere sahip olabilir. Ürolitinlerin antienflamatuar etkileri de diğer kanserlere karşı korunmaya yardımcı olabilir. Bu özellikleri yanı sıra, ürolitinlerin vücudunuzdaki hormon reseptörlerini bloke etmelerini sağlayan hormon benzeri özellikleri vardır. Bu da hormonla ilişkili kanserlerden, özellikle meme ve prostat kanserleri riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Her ne kadar ceviz tüketimi ve kanser riski arasında ters bir bağlantı ortaya konulmuş olsa da bu etkilerin doğrulanması amacıyla daha fazla klinik çalışma yapılmalıdır.
Cevizler kalorili olsa da, çalışmalar cevizin iştah kontrol etmede yardımcı olabileceğini ortaya koymaktadır.
Kontrollü bir araştırmada, 10 obez birey çalışmaya alınmıştır. Çalışmadaki bireylere, beş gün boyunca yaklaşık 48 gram ceviz ile yapılan bir içecek türü olan smoothie, günde bir kez verilmiş ya da kalori ve besin maddelerine eşit bir plasebo içeceği tükettirilmiştir. Ceviz tüketen gurupta, diğer içeceğe kıyasla iştah ve açlık azalmıştır. Ek olarak, beş gün cevizli smoothie tüketildikten sonra, katılımcılar üzerinde yapılan beyin görüntülemelerinde, belirli bir bölgede, kek ve patates kızartması gibi son derece cazip gıda ipuçlarına direnmelerine yardımcı olan aktivasyonun arttığı gözlenmiştir.
Gözlemsel çalışmalar, cevizlerin daha düşük tip 2 diyabet riskiyle bağlantılı olmasının bir nedeninin, kilo kontrolüne yardımcı olmaları olduğunu göstermektedir. Aşırı kilolu olmak, kan şekeri yükselmesine neden olabilir ve diyabete yakalanma riskini arttırır. Bununla beraber ceviz yemek, kilo kontrolü üzerindeki etkilerinin ötesinde mekanizmalarla kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olabilir.
Yapılan bir araştırmada tip 2 diyabeti olan 100 kişiye, 3 ay boyunca günde 1 çorba kaşığı soğuk preslenmiş ceviz yağı ya da plasebo tükettirilmiştir. Ceviz yağı tüketenlerin açlık kan şekerinde %8’lik bir düşüş gözlenmiştir. Ayrıca, ceviz yağı kullanan grup, hemoglobin A1C (3 aylık ortalama kan şekeri) açısından da yaklaşık % 8’lik bir azalma göstermiştir. Kontrol grubu A1C veya açlık kan şekerinde iyileşme belirlenmemiştir.
Yüksek tansiyonu olan kişiler, kalp hastalığı ve inme geçirme riskine sahiptir. Bazı çalışmalar, ceviz yemenin, yüksek tansiyonu olan kişiler ve stres altındaki sağlıklı kişiler de dahil olmak üzere kan basıncının düşürülmesine yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Diğer çalışmalar bu etkiyi gözlemlememiştir. Bu konuyu aydınlatmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Çok eskiden beri cevizin şekli beyine benzediği için beyine iyi geldiği düşünülmekteydi. Her ne kadar bu benzerlik tesadüfi olsa da ceviz gerçekten de beyin sağlığını korumada önemli besinler içermektedir.
Hayvanlar üzerinde ya da laboratuvar ortamında hücresel boyutta yapılan çalışmalar; çoklu doymamış yağ, polifenoller ve E vitamini dahil olmak üzere cevizde bulunan besin maddelerinin, beyindeki oksidatif hasarı ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabileceğini bulmuştur.
Alzheimer hastalığının üzerinde yapılan bir hayvan çalışmasında 10 ay boyunca kalorilerinin % 6-9’unu cevizden alan fareler (insanlarda günde 28-45 gram cevize eşit), diyetlerinde ceviz bulunmayan farelere göre, öğrenme becerileri, hafıza ve kaygı azaltmada önemli gelişmeler göstermiştir.
Bu sonuçlar cesaret verici olsa da, cevizlerin insanlarda beyin fonksiyonu üzerindeki etkilerini doğrudan test eden daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.(Ferhat Yıldırım)