Kadınlar Arasındaki En Yaygın Hastalık

6 Haziran 2022
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
181 defa okundu.
Kadınlar Arasındaki En Yaygın Hastalık

Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü Meme Kanseri Hakkında açıklamalarda bulundu. Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü yaptığı açıklamasında şunları kaydetti; Meme kanseri kadınlarda karşılaşılan kanserler arasında birinci sırada yer alır ve hemen her yaş grubundan kadını etkileyebilen son derece önemli hastalıklardan biridir. Küresel kanser insidansı incelendiğinde kadınlarda en sık karşılaşılan bu kanser türünün 2018 yılı itibari ile 2.088.849 kadını etkilediği, kadınlarda görülen kanserler arasında meme kanseri oranının %25’ten fazla olduğu, yani kanser hastalığına yakalanan her 4 kadından 1’inin meme kanserine yakalandığı söylenebilir. Yine 2018 küresel kanser insidansı sonuçlarına göre kadınlarda ölümle sonuçlanan kanser hastalıkları arasında meme kanseri %15 oranla birinci sırada yer alır. Toplum sağlığını oldukça etkileyen bu kanser türü ile mücadele kapsamında erken tanı faktörü kritik önem taşır. Hastalığın erken evrede fark edilmesi için öncelikle bu hastalığı tam anlamıyla tanımak, sık karşılaşılan belirti ve bulgular hakkında eksiksiz bilgi sahibi olmak, doğru zamanda mamografi çekimi ile hastalığı teşhis edebilmek oldukça önemlidir.

Meme kanseri, kısaca meme dokusunda yer alan hücre ve hücre gruplarının kontrolsüz biçimde çoğalması ve bu çoğalma sonrasında kanserli hücre yapılarının ortaya çıkması olarak tanımlanabilir. Sıklıkla meme kanallarında veya süt bezlerinde görülen bu kontrolsüz çoğalma sonucunda memede kitle ve benzeri yapılar meydana gelir. Daha sonra hızlı şekilde çoğalmaya devam eden kanser hücreleri genellikle kendi çevrelerinde yer alan dokulara tutunarak belirli bir alanda büyüme gösterir. Dışarıdan el ile fiziksel muayene sonucunda fark edilebilen bu kitle, meme kanserinin akciğer, karaciğer, mide ve benzer organ kanserlerine göre çok daha kolay fark edilmesini sağlar. Erken evrede tanı almasını ve etkin şekilde tedavisini kolaylaştırır. Bu nedenle kendi kendine meme muayenesi olarak adlandırılan bu yöntem, meme kanseri ile mücadele kapsamında kritik öneme sahiptir.

Meme Kanseri Belirtileri

Meme kanseri uzun yıllar boyu hiçbir belirti göstermeden sinsice ilerleyebileceği gibi hastalığın evrelerine göre farklı bulgular ortaya çıkabilir:

Memede ele gelen kitle varlığı, meme kanserinin en önemli belirtilerinden biridir. Kitle süt kanallarında veya meme dokusunda ortaya çıkabileceği gibi koltuk altı olarak adlandırılan aksiller bölgede de hissedilebilir. Genellikle ağrısız seyreden bu sert lezyonlar, meme kanserinin ilk işaretlerinden biri olarak kabul edilir ve hekim kontrolü ile detaylı görüntüleme yöntemlerine başvurulması önerilir.

Memede akıntı hormonal, dönemsel veya enfeksiyon gibi çeşitli durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Akıntının miktarı, yoğunluğu, rengi ve sıklığı göz önünde bulundurularak meme kanseri ile ilişkili olup olmadığı saptanır. Meme kanseri ile ortaya çıkan meme başı akıntısı genellikle tek bir memeden, kanlı, spontan akıntı şeklindedir.

Meme dokusunda ortaya çıkan kitle çoğunlukla hızlı şekilde büyür ve memede şekil bozukluğuna yol açabilir. Özellikle iki meme arasındaki boyut ve şekil farklılıkları akla meme kanseri ile ilişkili kitle varlığını getirmelidir.

Meme cildinde kalınlaşma, selülit görünümü, ülserasyon olarak adlandırılan yüzeysel yaralar, ödem ve ödeme bağlı bölgesel çukurluklar, eritematöz ya da ekzematöz biçimli farklılaşmalar meydana gelebilir.

Kitlenin meme dokusundaki yerleşim yerine bağlı olarak meme başında çekilme veya çukurlaşma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Kitle yüzeye yakın konumda ise cilt dokusunda çekilme, gerginlik, şekil bozukluğu ve yumru tarzında oluşumlar görülür. Daha derin yerleşimli meme tümörleri ise Cooper ligamenti olarak adlandırılan yapıya tutunur ve bu ligamentin gerilmesi ile birlikte meme başı içe doğru çekilir. Bu bulgu genellikle hastalığın ilerleyen evrelerinde veya boyut olarak çok büyük kitlelerin varlığında ortaya çıkar.

Meme kanseri çok sık karşılaşılan ve hızlı ilerleyebilen bir kanser olmasına rağmen erken evrede tanı aldığında son derece etkin tedavi edilebilir ve oldukça başarılı sonuçlar elde edilir. Kanserin ilk evresinde memedeki tümörlü dokunun çapı 2 santimetreden küçüktür ve koltuk altı bölgesinde lenf bezi büyümesi görülmez. Evre 1 olarak adlandırılan bu dönemde tanı alıp tedavi edilen kişilerde 5 yıl sonrası sağ kalım oranı %98’dir. Kitle çapının 2 santimetreden büyük olduğu dönem, evre 2 olarak adlandırılır ve bu evrede lenf bezlerinde büyüme görülebilir ya da görülmeyebilir. Evre 3 olarak tanımlanan dönemde ise tümörlü dokunun çapı 5 santimetreyi aşmış, koltuk altında lenf büyümesi belirgin hale gelmiş durumdadır. Bu evrede tanı alan meme kanseri hastalarında tedavi sonrası 5 yıllık süreçte sağkalım oranı yarı yarıya azalır ve %50,6 gibi bir oranda başarı elde edilir.

Meme kanseri ile mücadele kapsamında erken tanı kritik önem taşıdığı için kanser evreleri hakkında bilgi sahibi olmak, düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yaparak kitleyi en erken evrede saptamak, doğru zamanda hekim muayenesine ve mamografi çekimi gibi ileri görüntüleme tekniklerine başvurmak son derece önemlidir.

Kendi kendine meme muayenesi için öncelikle adet döngüsünün doğru şekilde takip edilmesi gerekir. Öncelikle her aylık döngünün ilk günü 1. gün olarak kabul edilir ve bugünden sonraki 5. gün ile 14. gün arasında bir gün belirlenerek meme muayenesi için devamlı olarak aynı gün tercih edilir. Örneğin ilk muayene için o ayki adet takviminde kanamanın başlangıcından sonraki 9. günü seçilmişse diğer aylarda da yine aynı şekilde adet kanamasının başlangıcından itibaren 9 gün sayılmalı ve muayene o gün tekrarlanmalıdır. Kişi menopoz döneminde ise her ayın belli bir gününü kendi kendine meme muayenesi için seçebilir.

Muayene öncesi vücudun üst kısmındaki giysiler tamamen çıkarılmalıdır. Ayna karşısında kollar sırası ile yukarıya doğru kaldırılarak meme dokusundaki çıkıntı, gerginlik, meme başında çekilme, yara, renk değişikliği gibi bulgular değerlendirilmeli ve her iki meme tüm bu özellikler açısından karşılaştırılmalıdır.

Bir sonraki aşamada kollar öne doğru uzatılır ve bu pozisyonda her iki meme arasındaki şekil değişikliği olup olmadığı değerlendirilir. Daha sonra eller bel hizasında konumlandırılır ve omuzlar dik pozisyonda tutularak memelerin aynaya yansıyan görüntüsü kontrol edilir. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra el ile muayene yöntemi uygulanır. Muayene edilecek olan meme, sağ meme ise sağ kol dirsekten bükülerek başın üzerine koyulur ve sol elin ikinci, üçüncü ve dördüncü parmak uçları meme dokusunda dairesel hareketlerle gezdirilir. Sol meme muayenesinde ise sol kol başın üzerine yerleştirilmeli, meme dokusunda gergin bir görünüm elde edilmeli ve daha sonra sağ el parmak uçları ile meme dokusu değerlendirilmelidir. Memede saptanan kitlelerin yaklaşık %90’ı patolojik özellik taşımayan yağ bezesi tarzında oluşumlardır ancak her durumda hekim muayenesine ve mamografi gibi detaylı görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekir.

Mamografi, günümüzde meme kanseri tanısı için halen altın standart olarak kabul edilir. Ancak memede kitlenin erken evrede fark edilmesi ve mamografi ihtiyacının saptanabilmesi için her kadının öncelikle ayda bir kez düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmaya özen göstermesi gerekir.

20-40 yaş arası kadınlar için herhangi bir risk faktörü bulunmuyorsa 3 yılda bir detaylı hekim muayenesi yeterlidir. Ailede ve birinci derece akrabalardan birinde meme kanseri öyküsü varsa kişinin meme kanserine yakalanma riski 3 kat artış gösterir. Bu nedenle riskli grupta yer alan kadınların, hekim önerisi doğrultusunda yakın takip edilmesi gerekebilir.

40 yaş üzerinde olmak meme kanseri riskini doğrudan artıran önemli faktörlerden biridir. 20’li yaşlardan itibaren her yaş grubundan kadında görülebilen bu kanser türü en sık 45-60 yaş arasında ortaya çıkar. Dolayısıyla 40 yaşından itibaren tüm kadınların yılda bir kez meme muayenesi yaptırmaları, tercihen meme cerrahına başvurmaları önerilir.

35-40 yaş arasında en az bir dijital mamografi çektirmiş olmak, kişinin sonraki yıllarda yapılan incelemelerini çok daha doğru değerlendirme imkanı sunar. İlk mamografi çekimi ve eş zamanlı olarak yapılan detaylı meme muayenesi, 40-45 yaş arası takibin nasıl şekilleneceğini belirlemek açısından oldukça yardımcıdır. 45 yaş sonrasında ise her yıl mutlaka bir kez mamografi çekimi önerilir.

Dolayısıyla meme kanseri belirtileri görülmese dahi 20 yaş üzerindeki her kadının düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapması, yaşına ve sağlık durumuna uygun aralıklarla mamografi taramalarına katılması, kanserle mücadele kapsamında kritik önem taşır. Siz de olası kanser durumunu erken evrede fark etmek ve başarılı tedavi imkanlarından faydalanmak için rutin kontroller arasında meme muayenesine yer vermeyi ihmal etmeyin.(Haber Cemre Bayram)

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN