Emine İNCE
Kadın
Havanın çok soğuk olması mı, anılarımın ara sıra beni ziyaret etmesi mi bilemem. Hani bir şarkı takılır dilimize de durmadan o iki mısrayı tekrar tekrar söyler dururuz ya. Bu gün de benim dilime Ankara’nın bir köyünden Döndü abla takıldı.
Çok soğuk yağmurlu bir kasım ayı. Çalıştığımız köyden ayrılıyoruz. Komşularıma bir hoşça kalın demek için en yakınımdaki komşuma gittim. Köylerde öyle kapı falan çalınmaz açıktır zaten iter girersin. Döndü ablanın da kapısını açtım. İçerden garip acı bir ses geliyor. Döndü abla diye seslenerek sesin geldiği odaya koştum. Köylerde banyo odanın bir köşesine kare şeklinde bir beton dökülür ve dışarıya akıntısı olur orada da yıkanılır.
Odaya girdim. Döndü abla o banyo yapılan yere oturmuş. Her taraf kan gölü. Kadıncağız inleyip duruyor. Çok korktum. Mehmet amcaaa diye bağırdım. Ahırdaymış geldi. Döndü ablanın halini görmüyor musun? Ölüyor. Çabuk onu doktora yetiştirelim dedim. Mehmet amca gayet rahat ben götüremem. Bir şey olmaz deyip duruyor. Ben sinirlenerek ısrar ettim. O zaman seninle birlikte götürelim dedi. Nasıl dedim . Trenle dedi. Trenle nasıl gidecek Mehmet amca, dedim. Gider gider dedi. İki küçük kızım, biri altı ,biri dört yaşında. Rahmetli eşime söyledim. Tamam hanım, sen götür, ben de eve çocuklarla giderim. Hastaneden sonra eve gelirsin . Kadıncağız ölecek değil ya.dedi. On altı otuzda gelen posta trenine hep birlikte bindik. Ankara’ya geldik. Bir taksiye binip hastaneye (Cebecideki doğum evine götürdk.) Eşimle çocuklar Demetevler’deki evimize gittiler.
Bir sedye isteyip acil doktora götürdük. Döndü ablayı görünce bir kaç doktor hemşire birden başına toplandılar. Ne oldu diye bana sordular. Bilmiyorum dedim. Nasıl bilmiyorsun? Kadın düşük yapıyor dedi. Ne yaptın da bu hale geldin dedi . Döndü abla kibrit çöpleriyle deyince ağzım açık kalakaldım. Bana öyle dememişlerdi. Sordum her sene böyle kanaması olur demişlerdi. Mehmet amcaya şaşkın ve sert sert baktım. Bana demez mi, saklama hocam saklama diye. Neyi saklamyım. Bir şey söylemediniz ki. Doktor bekleyin. Bir yere ayrılmayın. Hastaya kan gerekebilir, dedi. Benim aklım evde çocuklar ne yaptı. Eşim sobayı kurabildi mi? Bir yandan da bu kadın kurtulamazsa diye üzülüyorum. Mehmet amcayla hiç konuşmuyorum. Çok kızgınım. Ayrı yerlere oturup bekliyoruz. Kendi kendime söylenip duruyorum. Adama bak,saklama hoca diyor bana. Keşke önceden bana doğruyu söyleseydi. Bir buçuk saat bekledikten sonra doktor gidebilirsiniz. Kan şimdilik gerekmeyecek dedi.
Saat gecenin birine geliyor. Mehmet amca ben bu saatte yalnız gidemem. Beni dolmuşla eve kadar götür dedim. Birlikte dolmuşa binip eve gittik. Ev buzdolabı gibi. Sobayı yalnız kuramamış eşim. Evime geldim ya soğuk falan önemli değil.
Sabaha kadar kabuslar gördüm. İki gün sonra eşimle hastaneye gittik. Çok şükür Döndü abla iyileşiyordu. Cahillik ne kötü bir şey. Her yıl böyle kanaması olur derken, önemli bir hastalığı olduğunu düşünmüştüm. Meğer her yıl böyle ilkel yöntemlerle düşük yaparmış.
Cehalet kapıya konacak bir şey değil. Ülkemizin cehaletten tümüyle kurtulması dileğiyle kadınlarımız gencecikken ölmesin. Eşleri yalan söylemek zorunda kalmasın.
Hepinize iyi geceler canım arkadaşlarım, sevgili dostlar. Yarın daha güzel bir güne uyanmanız dileklerimle.